ABD’deki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin 11 Nisan’da yaptığı açıklama
*
Dünya, Cuma günü COVID-19 salgınında 100.000 ölüme ulaşarak korkunç bir dönüm noktasını geride bıraktı. 18.700’ü aşan ölü sayısıyla Amerika Birleşik Devletleri, ölü sayısında İtalya ile İspanya’yı geçerek ilk sıraya yerleşti.
ABD’de ilk kez Cuma günü 2.000’den fazla insan hayatını kaybetti. New York’ta her gün onlarca kişi Bronx’taki Hart Island’daki kimsesizler mezarlığına topluca gömülüyor. Kentte hastanelerin dışında bulunan soğuk hava tertibatlı kamyonlar cesetlerle dolu.
Detroit’teki Sinai Grace Hastanesi’nde ceset torbaları tükeniyor. Hemşire Jeff Eichenlaub, Detroit News’e şunları söyledi:“Üç soğutucu da doldu. Morg ve morgun yanındaki oda dolu ve artık cesetleri uyku bozuklukları laboratuvarına koyuyoruz.”
Virüs, ilk merkezlerin dışındaki eyaletlerde daha hızlı yayılmaya başlıyor. Dün Massachusetts’ta 2.033; Pennsylvania’da 1.795; Illinois’te 1.465 ve Florida’da 1.142 yeni vaka vardı. Ayrıca virüs, çoğu durumda hastaları tedavi edecek olanaklardan yoksun olan kırsal bölgelere girmeye başlıyor.
Bunlara rağmen, her gün yaklaşık 2.000 ölümün meydana geldiği bu hafta boyunca, medya haberlerinde rahatsız edici bir değişim biçimlenmeye başladı. Hafta, felaketin yayılacağına ilişkin sert uyarılarla başlayıp, sözde “umut ışıklarına” ve “tünelin ucundaki ışığa” odaklanan sayısız yazı ile son buldu.
Odak noktasındaki bu kayma, erkenden işe dönülmesi yönündeki talepleri meşrulaştırmak için kullanılıyor. Bunun en açık savunucusu, günlük basın açıklamalarını ABD’nin “bir büyük patlamayla işe koyulması”nı savunmak için kullanan Başkan Donald Trump’tır.
ABD ve dünya genelindeki bilim insanları, fabrikaların ve işyerlerinin erkenden açılmasına karşı uyarıda bulunuyorlar. New York Times (NYT), Cuma günkü haberinde, Trump yönetiminin kendi hesaplamalarının, sosyal mesafe önlemlerinin erkenden azaltılmasının yaklaşık 140.000 insanın ölümüne yol açacağını belirttiğini yazdı.
NYT, “Eğer yönetim 30 gün evde kalma kurallarını kaldırırsa, okullar yaza kadar kapalı kalsa bile toplam ölü sayısının 200.000’e ulaşacağı tahmin ediliyor,” diye belirtiyor. Bu sayılar, hükümetin, mevcut kısıtlamaların Mayıs sonuna kadar uygulanması halinde 60.400 ölümün meydana geleceği tahminiyle çelişmektedir.
ABD’de salgının kontrol altına alındığını iddia eden tek bir güvenilir bilim insanı, doktor ya da epidemiyolojist bulunmuyor. Bilim insanları, sosyal mesafe önlemlerinin kaldırılması halinde, ABD’nin salgını kontrol altına almak için gerekli sağlık altyapısından yoksun olduğu uyarısında bulunuyorlar. ABD, sadece en ağır semptom gösterenlere test yapıyor; ülkenin büyük kısmında sistematik bir karantina uygulaması ve temas takibi önlemleri söz konusu değil.
Hatta Trump yönetimi testleri azaltmaya başlıyor. Yönetim, bu hafta, arabada test tesislerine yönelik federal kaynakları keserek bir kısmının kapanmasına yol açtı.
Peki, işbaşı yapılması ne anlama gelecek? Trump yönetiminin ve bir bütün olarak Amerikan egemen sınıfının amacı; salgını “normalleştirmek”, yani halkı önümüzdeki dönemde çok sayıda insanın öleceğine alıştırmaktır. Haberlerde ölü sayısına gittikçe daha az dikkat çekilirken, işçilerden bu durumu kaçınılmaz olarak kabul etmeleri bekleniyor.
Bu talebin son derece şeytani bir sınıfsal mantığı bulunmaktadır. İşçilere harcanabilir varlıklar muamelesi yapılacaktır. Eğer ölürlerse, bu sadece iş yapmanın bedeli olacak ve hastalığa yenik düşenlerin yerlerini yenileri alacak.
Dahası bu, pratikte, çalışmayı reddeden işçilerin işten atılmakla tehdit edilmesi ve işsizlik sigortasından yararlanamaması anlamına gelmektedir. Sadece geçtiğimiz üç hafta içinde 16,8 milyon işçinin işsizlik ödeneği için başvurduğu koşullarda, kitlesel işsizlik işçileri işbaşı yaparak hayatlarını riske atmaya zorlamada bir sopa olarak kullanılacaktır. Salgından önce bir işgücü açığı ile karşı karşıya olan şirketler, işçileri disipline etmek için kontrolü yeniden ele alacaklar.
Salgın en yaşlıları ve en savunmasız olanları orantısız şekilde öldürdükçe, bu, sosyal kaynakların yaşlıların ve hastalıkların bakımından çok hisse senedi geri satın alımlarını ve temettü ödemelerini finanse etmeye ayrıldığı anlamına gelecektir.
Erkenden işbaşı yapılması talebi, egemen sınıfın salgının başından beri izlediği “habis ihmal” politikasının devamıdır.
Trump, başlangıçta salgını küçümseyerek, onu seyahat yasaklarıyla mücadele edilebilecek bir dış düşman olarak göstermeye çalışmıştı. ABD, aylarca test yapmak için hiçbir ciddi çaba sarf etmedi. Ancak önce İtalya’dan ardından da Washington ile New York’tan korkunç haberler gelmeye başladıktan sonra, halkın baskısının ve işçilerin kendiliğinden iş bırakma eylemlerinin ortasında, eyalet yönetimleri ve sonunda da Beyaz Saray, geniş sosyal mesafe önlemlerini hayata geçirmek zorunda kaldı.
Salgın yayılırken, egemen sınıf, bu kriz ortamını, mali oligarşiye tarihteki en büyük servet aktarımını –her iki partinin de tam desteğiyle– gerçekleştirmek için kullandı. Maliye Bakanlığı’nın ve Merkez Bankası’nın (Fed) Wall Street için kurtarma paketi (buna, dün duyurulan 2,3 trilyon dolarlık program da eklendi), 2008 krizinden sonraki paketleri fazlasıyla aşmaktadır. Hem de bu kez kurtarma paketleri sadece birkaç gün içinde devreye sokulmuştur.
Bu devasa ölçekteki hırsızlık ve yağma devam ederken, işbaşı yapılması baskısı neredeyse hemen başladı ve sadece Trump yönetimi ile sınırlı kalmadı. Doğrusu, bu kampanya önce Demokratik Parti güdümündeki New York Times tarafından başlatıldı. Gazetenin köşe yazarı Thomas Friedman, “kısa bir süre için bile olsa, kaş yapayım derken göz çıkarmayalım,” diye yazdı.
ABD’de olup bitenler, Batı Avrupa genelinde tekrarlanıyor. İspanya otomotiv fabrikalarını 20 Nisan’da yeniden açmayı planlarken, Avusturya hükümeti önümüzdeki hafta işbaşı yapılmasını planladığını duyurdu.
Sosyalist Eşitlik Partisi Ulusal Komitesi, 17 Mart tarihli açıklamasında şunları yazmıştı: “İki sınıfın uzlaşmaz çıkarları karşı karşıya duruyor. Kapitalistler için bu; kendi çıkarlarını koruma, mülkiyetlerinin ve servetlerinin dokunulmadan kalmasını güvenceye alma meselesidir. Onların çıkarlarına zarar veren hiçbir önlem alınmamalıdır. Özel kârdan değil toplumsal ihtiyaçlardan yola çıkan işçi sınıfı ise insanlığın geniş kitlelerinin çıkarları ile ilgilenir.”
Sosyalist Eşitlik Partisi ısrarla vurguluyor: güvenli olmayan koşullarda hiçbir şekilde işbaşı yapılmamalıdır! Her sektörde ortaya çıkan grev dalgasında işçilerin ileri sürdüğü, koruyucu ekipman sağlanması ve gerekli olmayan üretimin durdurulması gibi talepler, bilim insanlarının salgının kontrol altına alınması için dile getirdikleri taleplere denk düşmektedir.
Krizden etkilenen bütün işçilere tam ücret ödenmeli; ipotek, borç ve fatura ödemeleri derhal iptal edilmelidir.
COVID-19 salgını, sağlık hizmetlerine yapılacak büyük çaplı bir yatırımla hâlâ kontrol alına alınıp yok edilebilir. Dünya genelinde yüz binlerce, belki de milyonlarca insanın hayatı kurtarılabilir!
Wall Street’e trilyonlarca doların aktarımı iptal edilmelidir. Bunun yerine acilen sağlık altyapısını geliştirmek, hayat kurtaran tıbbi ekipmanlar üretmek ve COVID-19’u durdurmak için gerektiği gibi geniş ölçekli test ve temas takibi yapmak için büyük bir kamu işleri programı uygulamaya konmalıdır.
ABD’de ve bütün ülkelerde, bu taleplerin gerçeğe dönüştürülmesi, işçi sınıfının toplumdaki tüm ilerici güçlerin desteğiyle siyasi iktidarı ele geçirmesini gerektirmektedir. Toplumsal ve ekonomik yaşam, özel kâr değil toplumsal gereksinimler temelinde yeniden örgütlenmelidir. İnsanlığın karşı karşıya olduğu alternatifler ya kapitalizm ve ölüm ya da sosyalizm ve yaşamdır.
Ayrıca şunlar öneriliyor:
İşçi sınıfı, sosyalizm ve salgınla mücadele
[1 Nisan 2020]
COVID-19’dan ölü sayısı artarken egemen sınıflar erkenden işbaşı yapılmasını istiyor
[6 Nisan 2020]