Google’ın ana şirketi Alphabet’in CEO’su Sundar Pichai, 28 Ekim’deki Senato oturumunda yaptığı açıklamada, bu baskın çevrimiçi arama şirketinin Dünya Sosyalist Web Sitesi’ni sansürlediğini itiraf etti.
Senato Ticaret Komisyonu oturumunda, Utah’lı Cumhuriyetçi Senatör Mike Lee tarafından Google’ın sansürlediği sol görüşlü bir “yüksek profilli kişi veya kuruluşun” adını vermesi istendiğinde, Pichai WSWS’yi söyledi.
En önde gelen üç teknoloji şirketinin CEO’larının—Pichai (Google), Mark Zuckerberg (Facebook) ve Jack Dorsey’in (Twitter)—ifadelerinin de yer aldığı oturumun çağrısı, Cumhuriyetçilerin kontrolündeki komisyon tarafından yapıldı. Komisyonun amacı, 2020 seçimleri öncesinde internet ve sosyal medya kuruluşlarının yalnızca sağcı ve muhafazakâr yayıncıları sansürlediği biçimindeki tamamen yanlış iddiasını desteklemekti.
Senatör Lee, soru sorması için ayrılan sürede üç yöneticiye şu soruyu sordu: “Sanırım eğilim net; siz neredeyse her zaman muhafazakâr, Cumhuriyetçi veya kürtaj hakkı karşıtı bireylere, gruplara veya şirketlere sansür—yani içerik engelleme, doğruluk kontrolü veya etiketleme ya da web sitelerinin kaldırılması—uyguluyorsunuz... Bana sansürlediğiniz liberal bir ideolojiden yüksek profilli bir kişi ya da oluşum söyleyebilir misiniz ve ona karşı hangi özel eylemde bulundunuz?”
Hem Dorsey hem de Zuckerberg, daha sonraki bir tarihte bir liste sunacaklarını iddia ederek isim vermeyi reddederken, sıra Pichai’ye geldiğinde Google yöneticisi “bizim eşit şekilde uyguladığımız denetim politikalarımız var ... Sol eğilimli bir yayın olan World Socialist Review [metinde aynen böyle] ile uyum sorunları yaşadık” şeklinde yanıt verdi.
Pichai’nin, 2011’de yayını son bulan basılı bir bülten olan “World Socialist Review” adını kullanmasına rağmen Dünya Sosyalist Web Sitesi’nden bahsettiği açıktır. Doğrusu, “World Socialist Review” için yapılan bir Google araması, WSWS’yi ilk iki sonuçta veriyor.
Pichai, “uyum sorunları” ile ne demek istediğini açıklamadı ancak Senatör Lee’ye verdiği yanıt kesinlikle açıktı. Google’ın aslında solcu ve sosyalist yayıncıları sansürlediğini ve bunun bir örneğinin Dünya Sosyalist Web Sitesi’ne uygulanan sansür olduğunu söylüyordu.
Pichai’nin, Google’ın WSWS’den gelen içeriği gizlediğine dair olağanüstü itirafı, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin 2017 baharında çevrimiçi sansüre karşı başlattığı kampanyanın doğruluğunu kanıtlamaktadır.
Nisan 2017’de, Google tarafından yeni bir arama algoritmasının uygulanmasının ardından WSWS, kendisinin ve diğer sol görüşlü, savaş karşıtı ve ilerici web sitelerinin içeriğine erişimin ciddi bir şekilde sansürlendiğini açıkladı. 2 Ağustos’ta yayımlanan bir makalede, WSWS’nin yayınladığı veriler, 13 web sitesine gelen trafiğin Google tarafından yüzde 19 ile yüzde 67 arasında azaltıldığını gösteriyordu: Veriler “Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin en çok etkilenen site olduğunu gösterdi. Google aramalarından gelen trafiği üçte iki oranında düştü.”
WSWS, Google’ın arama algoritmasının değiştirilmesini “demokratik hakları büyük ölçüde kısıtlamaya yönelik bir şirket-devlet komplosu” olarak nitelendirdi ve ardından “halkı ve işçi sınıfının en geniş kesimlerini uyarmak için sosyalist, sol ve ilerici web siteleri arasında geniş tabanlı işbirliği çağrısı”nda bulundu.
Bu analizi, 25 Ağustos 2017’de WSWS Uluslararası Yayın Kurulu Başkanı David North’un Google’ın ve Alphabet’in yöneticilerine hitaben yazdığı ve internet sansürünün durdurulmasını talep eden açık mektubu takip etti. Mektup, Google’ı “WSWS’yi kara listeye almayı bırakmaya ve yeni ayrımcı arama politikalarınızdan olumsuz etkilenen tüm solcu, sosyalist, savaş karşıtı ve ilerici web sitelerine yönelik sansüründen vazgeçmeye” çağırıyordu.
Açık mektupta ayrıca, WSWS’nin sansürünün “gerçek bir sosyalist perspektifin, adil bir söz hakkı tanındığında, ABD’de ve dünya çapında geniş bir izleyici kitlesi bulacağından duyulan korkuyu yansıttığı” belirtilerek “İfade ve düşünce özgürlüğünü bastırma girişimlerinize yönelik yaygın bir halk muhalefeti var,” deniliyordu.
WSWS, bu kampanyanın bir parçası olarak, çevrimiçi bir imza kampanyası başlattı ve 70 ülke ve beş kıtada okurlarından binlerce imza topladı.
Google açık mektuba hiçbir zaman resmi olarak yanıt vermezken, New York Times 26 Eylül 2017’de Daisuke Wakabayashi tarafından David North ile yapılan bir röportajı içeren ve WSWS’nin kampanyasını ele alan bir makale yayımladı. Ardından bunu izleyen makalesinde New York Times, WSWS’nin Google’ın sansür uyguladığına dair iddialarını geçersiz ilan etmeye çalıştı.
Kasım 2019’da Wall Street Journal, WSWS’nin görüşünü doğrulayarak, Google’ın içeriğin arama motoru tarafından ortaya çıkmasını engellemek için arama algoritmasını manipüle ettiğini belirtti. Gazete şöyle yazıyordu, “Google, bunu yaptığını resmen inkâr etmesine rağmen, belirli siteleri kaldırmak ya da diğerlerinin bazı sonuç türlerinde yukarı çıkmasını engellemek için kara listeler tutuyor.”
20 Ocak 2020’de WSWS, “Google, New York Times’ın 1619 Projesi için yapılan arama sonuçlarında Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin içeriğini gizliyor” başlıklı bir makale yayımladı. Bu makale, bağımsız veri analizi yoluyla, “1619 Projesi” adlı tarihsel tahrifat üzerine WSWS tarafından yayımlanan güvenilir ve geniş çapta okunan materyalin Google arama sonuçlarında gizlendiğini gösterdi.
Pichai’nin Kongre oturumunda Dünya Sosyalist Web Sitesi’ni yanlış adlandırması ilk kez olmuyor. Pichai, 29 Temmuz’da Temsilciler Meclisi Yargı Komisyonu’nun “Amazon’un, Apple’ın, Facebook’un ve Google’ın Hâkimiyetinin İncelenmesi” başlıklı oturumunda, Cumhuriyetçi Kongre Üyesi Greg Steube’den gelen bir soruya benzer şekilde yanıt vermişti.
Steube, Google’ın algoritmalarının yalnızca çevrimiçi muhafazakâr siyasi görüşleri sansürlediğini iddia ettiğinde, Pichai şu yanıtı veriyordu: “Her taraftan şikâyetler alıyoruz. Örneğin, World Socialist Review [metinde aynen böyle], bu yılın Ocak ayında, sitelerinin Google arama sonuçlarında bulunamadığından şikâyet etmişti. Yani, şikâyetler alıyoruz, onları soruşturuyoruz ama işimize tarafsız bir şekilde yaklaşıyoruz ve ülke genelinde kullanıcılara hizmet etmek bizim uzun vadede mükâfatımızdır.”
Pichai her ne kadar bunu belirtmese de, Temsilciler Meclisi komisyonu önünde yaptığı açıklama, WSWS’nin Ocak ayında “1619 Projesi” ile ilgili içeriğinin gizlendiği iddiasıyla ilgiliydi.
Bu resmi itirafı, WSWS Yayın Kurulu Başkanı David North’un 31 Temmuz’da CEO Pichai’ye gönderdiği ikinci bir açık mektup izledi. Açık mektupta şöyle deniyordu: “Kongre önünde verdiğiniz ifadede özel olarak WSWS’ye atıfta bulunmanız, meselenin ne kadar ciddiye alındığını göstermektedir. Google’ın ana şirketi Alphabet’in CEO’su, yani siz, şikâyetten haberdar edilmişsiniz. Makalenin yayımlanmasından altı ay sonra bu aklınızda kalmış.”
David North daha sonra, “Dünya Sosyalist Web Sitesi, bastırılma/gizlenme iddiasının Alphabet/Google yönetimi içinde tartışıldığı veya şikâyetimize yönelik bir soruşturma yürütüldüğü hakkında neden hiç bilgilendirilmedi?” diye soruyordu. Pichai ya da Google yönetiminden herhangi biri bu soruya veya açık mektuba asla yanıt vermedi.
CEO Pichai, üç yıldan uzun bir süredir siyasi sansür uygulayıp herhangi bir soruyu yanıtlamayı veya tek bir talebe yanıt vermeyi reddettikten sonra, dünya çapındaki arama trafiğinin yaklaşık yüzde 90’ını kontrol eden bu teknoloji firmasının, WSWS içeriğini başından beri gizlediğini itiraf etti.
Peki, Google WSWS’yi neden sansürlüyor? Çünkü işçi sınıfının siyasi bağımsızlığını savunan ve dünya çapında kapitalist sisteme son vermek için mücadele eden WSWS, gerçek Marksizmin ve sosyalist enternasyonalizmin tek çevrimiçi kaynağıdır. Küresel pandeminin yol açtığı krizin ortasında işçi sınıfı mücadeleleri yoğunlaşırken, kısa süre önce yeniden açılan WSWS, tüm dünyadaki işçi ve gençlik kitleleri için sosyalist siyasi, teorik ve kültürel eğitimin merkezi haline geliyor.
Alphabet ve Google’ın ABD istihbaratıyla yaptığı işbirliği göz önüne alındığında, Pichai’nin açıklaması, bu konuda onu daha fazla sorgulamayan Amerikan siyaset kurumuna, WSWS sansürünün önümüzdeki dönemde devam edeceğinin ve yoğunlaştırılacağının mesajı olarak anlaşılmalıdır.
WikiLeaks editörü Julian Assange’ın özgürlüğü için verilen mücadelenin yanı sıra, çevrimiçi sansüre son verilmesi talebi ve internette ifade özgürlüğünün savunulması, uluslararası işçi sınıfı tarafından benimsenmesi gereken temel demokratik haklardır.
4 Kasım 2020