2 Şubat’ta Teksas’ta dokuz yaşındaki bir çocuk COVID-19’dan hayatını kaybetti. San Antonio şehrinden Mackenzie Gongora adlı küçük kız, hastalığa sadece üç gün önce yakalanmıştı. 29 Ocak’ta Mackenzie’nin katıldığı okul sonrası programından ailesine telefon edildi ve küçük kızın baş ağrısı, karın ağrısı ve ateşi olduğunu söylendi. Ailesi onu hemen doktora götürdü ve koronavirüse yakalanmış olduğunu öğrendi.
Mackenzie’nin hafif semptomlar göstermesi ve solunum problemi belirtisi olmaması nedeniyle, doktorlar ebeveynlerine onu eve götürüp rahat ettirmelerini ve durumu kötüleşirse hastaneye dönmelerini söylediler. Çocuğun hastalığı ilerleme göstermedi. Fakat aynı zamanda babasının doğum günü olan 2 Şubat sabahı, Mackenzie’nin ebeveynleri uyandıklarında onun cansız bedenini buldular ve kuşkusuz, mahvoldular.
Mackenzie’nin babasının ve sekiz yaşındaki kız kardeşinin de COVID-19 testleri pozitif çıktı. Mackenzie’nin gittiği Scarborough İlkokulu, “üzüntülü” olduklarını belirten göstermelik bir açıklama yaptı. Okulun web sitesinde okulu karantina veya yas için kapatmayla ilgili hiçbir plan duyurulmadı.
Küçük kızın ölümü, Teksas’ta koronavirüsten iki çocuğun daha hayatını kaybetmesinin hemen arkasından gerçekleşti. Tarrant ilçesinde, dokuz yaşındaki J.J. Boatman ile bir yaşından küçük bir çocuk Ocak ayı sonunda öldü. Mackenzie gibi J.J. de okulda yüz yüze eğitim alıyordu.
New York Üniversitesi’nde biyoetik profesörü olan Dr. Arthur Caplan, Dünya Sosyalist Web Sitesi’ne şunları söyledi: “Çocuklar için potansiyel sağlık tehlikelerini küçümseyemezsiniz. Bazılarının ciddi şekilde zarar gördüğünü biliyoruz. Virüsün zamanla onlara ne yaptığından henüz emin değiliz. Bu yüzden çocukları korumak konusunda rahat değil temkinli olmak istiyoruz ve bu, bazı alt örnek sayılara ne olduğunu dikkatle takip etmek ve izlemek anlamına geliyor. Çalışmalarımızda onları göz ardı etmemeliyiz. Onları sosyal ve psikolojik amaçlarla okula götürmek istiyoruz ancak bu, onlar çocuk oldukları için tedbiri bir kenara atmamız gerektiği anlamına gelmez.”
Caplan, aşıların çocuklar üzerinde test edilmesinin önemine dikkat çektikten sonra, bunun hâlâ “altı ila dokuz ay uzakta” olduğunu sözlerine ekledi.
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) son verilerine göre, ABD’de 17 yaş altı 276 çocuk hastalıktan öldü ve 2.241.893 çocuğun testi pozitif çıktı. Bu, toplam vakaların yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Gençler arasında vaka sayıları artıyor. COVID-19 konusunda gerçekleri ifşa eden Rebekah Jones’un Twitter’da belirttiği gibi, bu durum, tatil sonrası okulların yeniden açılmasıyla aynı zamana denk geliyor. Virüsün daha bulaşıcı olan Birleşik Krallık varyantı ABD’de baskın hale geldikçe, bu sayılar artacaktır.
17 yaşın altındakilerin hastaneye yatışları, yetişkin nüfustaki genel artış oranının yanı sıra artarak Ekim’den bu yana artıyor. Geçtiğimiz ilkbahar ve yaz –okullar ezici bir çoğunlukla kapatıldığı zaman– COVID-19 için yatan hasta bakımı alan çocukların sayısı çok daha düşüktü ve o sırada yetişkinlerden farklı bir eğilim izliyor gibi görünüyordu.
Biden yönetiminin eğitim sendikalarının desteğiyle uyguladığı ve siyaset kurumunun –“sol”dan aşırı sağa kadar– her kesiminin destek verdiği okula dönüş girişiminin arkasındaki temel iddia, COVID-19’un çocuklar için ciddi bir risk oluşturmadığıdır. Bu iddia, verilerin tek taraflı yorumlanmasına, verilerin gizlenmesine ve belki en temelinde, var olmayan verilere dayanmaktadır.
Dünya Sosyalist Web Sitesi, okulları geri açmanın güvenli olduğuna dair basında çıkan haberlerin ve CDC’nin iddiasının kapsamlı bir eleştirisini yaptı. Kısacası, okulların önemli bulaşma alanları olduğunu gösteren çok sayıda çalışma görmezden gelinmiştir. Üstelik bu, ABD’deki yüksek öğretim öncesi okulların çoğunda geçerli olmayan okul ortamlarında veya okullar büyük ölçüde kapalıyken yürütülen oldukça sınırlı araştırmalar lehine yapılmıştır.
Ancak bunun da ötesinde, özellikle çocuklar söz konusu olduğunda, COVID-19 hakkında devasa bir bilgi eksiği bulunmaktadır. Gençlerde koronavirüs testi, nüfus içindeki genel paylarına ve yapılan toplam testlere kıyasla düşüktür. Örneğin, 10 eyaletten gelen verilerle çalışan Amerikan Pediatri Derneği, tüm testlerin sadece yüzde 6 ila 18’inin çocuklar üzerinde yapıldığını buldu.
Bu, çocukların koronavirüse yakalanmamasına değil, yetişkin nüfusun büyük bir kısmına benzer şekilde, çoğunlukla asemptomatik veya sadece hafif semptomlu olmalarına atfedilebilir. Diğer bir deyişle, enfeksiyon oranları, çocuklar enfekte olmadığı için değil, bu enfeksiyonlar kayda geçmediği için düşük görünmektedir.
Ne var ki, tespit edilmeyen COVID-19 vücuda zararsız değildir. Mevcut veriler, asemptomatik ve hafif semptomlu enfeksiyonların, bir hastanın solunum ve kardiyovasküler sistemleri de dahil olmak üzere uzun vadeli ciddi riskler oluşturabileceğini göstermektedir.
Eğitim emekçilerini ve öğrencileri sınıflara girmeye zorlayanlar bunu biliyorlar. Okulları geri açmanın güvenli bir şekilde yapılabileceğini iddia ederken düpedüz yalan söylüyorlar.
28 Aralık’ta Forbes’te yayımlanan bir makalede şunlar belirtiliyordu: “‘Çocuklar COVID-19’dan hastalanmaz.’ Pandeminin ilk safhalarında, bu, çok sayıda ebeveynin ve hatta tıp uzmanının hızlıca benimsediği ve tekrarladığı yanlış iddialardan biriydi. Ama daha fazlasını da öğrendik. … Artık çocukların COVID-19’dan kesinlikle hastalanabileceklerini, ölebileceklerini ve ilk görüntü hafif görünse bile uzun vadeli sağlık komplikasyonları geliştirebileceklerini biliyoruz.”
COVID-19 hastalığı yeni bir virüsten kaynaklandığından dolayı kalıcı etkilerini incelemek için ancak sınırlı bir zaman olmuştur. Bununla birlikte, genel olarak virüslerin vücutta iz bıraktığı iyi bilinmektedir. Bunlara adenovirüsler, enterovirüsler, Coxsackie virüsleri, respiratuvar sinsitiyal virüs (RSV), suçiçeği, Ebola, Batı Nil virüsü ve diğer koronavirüsler (COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2’yi içeren kategori) dahildir. Bu virüslerle ilişkili bazı hastalıklar arasında diyabet, kronik anemi, hepatit, işitme kaybı, kas zayıflığı, anormal yürüme, anormal refleksler, hafıza kaybı, kas ve eklem ağrısı, kronik yorgunluk, baş ağrısı, astım, akciğer fonksiyonunda azalma, miyokardit, perikardit, sürekli kalp yetmezliği vb. bulunmaktadır.
COVID-19 geçiren yetişkinler arasında şimdiden belli olan kalıcı etkiler arasında “bilinç bulanıklığı”, kronik yorgunluk, eklem ağrıları, kan pıhtıları, döküntüler, saç dökülmesi, tat ve koku kaybı, depresyon, anksiyete ve kalp, akciğerler ve böbreklerde hasar bulunmaktadır. Bazı durumlarda, bunlar öldürücü olabilir. Ne zaman çözülecekleri ya da çözülüp çözülmeyecekleri belirsizdir.
Asemptomatik hastalarda –çocuklar dahil– en çok karşılaşılan sorunlardan biri solunum sistemindeki ciddi hasardır. Örneğin, Çin’den çıkan araştırmalar, sınırlı sayıda örneklemle çalışsalar da, yaşlı hastalarda görülenlere benzer şekilde, asemptomatik gençlerde “buzlu cam opasiteleri” denen şeyi buldu. Doktorlar, bu hasarın ne anlama geldiğini veya bireyler yaşlandıkça nasıl gelişeceğini henüz bilmiyorlar.
Ağustos ayında WebMD’de yayımlanan bir makaleye göre, Palm Beach ilçesinin Sağlık Dairesi Müdürü Dr. Alina Alonso, bu Çin çalışmalarını o kadar kaygı verici bulmuştu ki, Temmuz ayında ilçe yetkililerini okulların yeniden açılmasının doğuracağı tehlike konusunda uyarmıştı.
Alonso, yetkililere şunları söylemişti: “Bu asemptomatik çocuklarda akciğerlerde hasar olduğunu görüyorlar. … Bundan bir yıl sonra veya bundan 2 yıl sonra bunun nasıl kendisini dışa vuracağını bilmiyoruz. Bu çocuğun kronik akciğer problemleri olacak mı, olmayacak mı?”
“Uzun süreli” koronavirüs enfeksiyonlarının sayısız başka boyutu bulunmaktadır.
Kasım 2020’de İsveç’te beş çocukla yapılan bir araştırmada, “yorgunluk, solunum güçlüğü, kalp çarpıntısı ya da göğüs ağrısı” tespit edilmişti ve dördünde kalıcı problemler olarak “baş ağrısı, konsantrasyon güçlüğü, kas güçsüzlüğü, baş dönmesi ve boğaz ağrısı” vardı. Bir çocuğun perimiyokardit nedeniyle hastaneye kaldırılması gerekmişti. Ve bazıları 6-8 ay sonra iyileşmiş olsa da “hepsi yorgunluktan mustaripti ve hiçbiri okula tam olarak dönmemişti.” Çalışmanın yazarları, çocuklarda COVID-19 ile ilgili son derece sınırlı veri olması sorununa özellikle dikkat çekmişlerdi.
Nörolojik ve psikiyatrik hastalıklar, genç “uzun süreli” vakalarda da görülüyor. ABC News, Ağustos ayında, Britanya’da COVID-19 tanı ve antikor testlerinde negatif çıkan ancak hasta olan 15 yaşındaki bir çocuk hakkında bir haber yayımladı. Bu çocuk halen beyin iltihabından mustarip ve önemli bir zihinsel gerilemenin yanı sıra kişilikte bir değişiklik geçirmiş durumda. Çocuğun akut semptomları arasında halüsinasyonlar ve şiddetli nöbetler vardı.
Çocuğun Evalina London Çocuk Hastanesi’nde çocuk nöroloğu olan doktoru şunları belirtiyordu: “Sanırım COVID bize, spektrumu bildiğimiz konusunda her rahat hissettiğimizde, yeni bir spektrumun evrimleştiğini öğretti.”
Doktor, “Uzun vadeli etkinin esasen beyin büyümesinde olacağından endişeleniyoruz,” diye ekledi ki çocuklarda bundan çok daha fazlası var.
Ekim ayında, Rusya’daki Çocuk Doktorları Birliği, bilim insanlarının virüs bulaşmış çocukların bilişsel işleyişinde yüzde 30’luk bir düşüş bulduklarını bildirdi. Ayrıca, şiddetli vakaları olan erkek çocukların sperm sayısında, gelecekteki üremelerini etkileyebilecek bir düşüş tespit ettiler. Doktorların, her iki sorunun da kendi kendine çözülüp çözülmeyeceği konusunda hiçbir fikirleri yok.
Bu liste uzayıp gitmektedir.
Ağustos ayında Wall Street Journal’da yayımlanan bir yazıda, otoimmün bozuklukları olan genç hastalar gördüğünü bildiren bir New Yorklu doktorun yorumlarını aktarılmıştı. Doktor, bunların COVID-19 tarafından tetiklendiğine inanıyordu. Frankfurt Üniversite Hastanesi’ndeki araştırmacılar, yetişkinler üzerinde yapılan bir çalışmada, bazı asemptomatik COVID-19 hastaları arasında kalp hasarına dair net kanıtlar buldular.
Okulların zorla yeniden açılmasıyla yapılmakta olan şey, 50 milyondan fazla çocuk üzerinde fiilen tıbbi bir deneydir. COVID-19, virüsün gençler üzerindeki etkisinin ne kadar yaygın, şiddetli ve uzun süreli olduğuna dair henüz kimsenin tam bir resmine sahip olmadığı koşullarda okullarda yayılacaktır. İlk veriler endişe vericidir.
Bazı çocuklar ölecek, bazıları ise ciddi derecede hastalanacak. Peki, kaçı organ hasarı, bilişsel gerileme, zihinsel ve psikolojik sorunlar, otoimmün bozukluklar ve benzerleri ile büyüyecek? Hepsi de hiç durmadan “çocukların iyiliğinden” söz eden siyasetçilerin ve sendika liderlerinin buna cevabı şudur: Hadi bulalım.