Arizona’nın Phoenix kenti Salı günü 43,3 C (Santigrat) derece ile art arda yüksek sıcaklıkların görüldüğü 19. gününü kaydetti. Çin’in Sanbao kasabası 52,2 C derece ile ulusal rekor kırarak 2015 yılındaki 50,3 C derece rekorunu geride bıraktı.
İtalya’da sıcaklıklar Roma’da 41,8 C, Sardunya’da ise 45 C dereceyi aştı. İran’daki Basra Körfezi Uluslararası Havalimanı’nda ısı endeksi daha önce görülmemiş bir şekilde 66,7 C dereceye yükseldi.
Salı günü rekor kıran ve Temmuz ayının başından bu yana görülen sıcaklık değerleri, dünya iklimi için giderek daha fazla “yeni normal” olarak ortaya çıkan bir durumun göstergesidir. Sera gazlarının (örneğin karbondioksit, metan) Dünya atmosferine salınımının sürekli artmasıyla birlikte, güneş ışığından gelen daha fazla ısı atmosferde hapsolmakta ve artık doğrudan küresel ısınmaya atfedilen aşırı hava olaylarına (ısı kubbeleri, kutup girdapları, uzun süreli orman yangınları, şiddetli seller, vahşi kasırgalar) yol açmaktadır.
Mevcut sıcaklıkların başlıca nedeni, şu anda Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyi, Kuzey Atlantik, Kuzey Afrika ve Ortadoğu ile Güney Asya üzerinde merkezileşmiş olan dört “ısı kubbesi”dir. Isı kubbeleri, daha soğuk havanın içeri girmesini ve sıcaklıkların düşmesini engelleyen sıcak hava ile dolu muazzam yüksek basınç sistemleridir. Sıcak hava dalgalarına ek olarak, ısı kubbeleri orman yangınlarını, kuraklıkları ve sıcaklıkla ilgili diğer hava felaketlerini de şiddetlendirmektedir.
Bu durumun insani bedeli son derece ağırdır. Nature Medicine dergisinde geçtiğimiz Cuma günü yayımlanan bir araştırmaya göre, geçtiğimiz yaz Avrupa’da 61.000’den fazla sıcak çarpması ve sıcağa bağlı ölüm meydana geldi. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Ulusal Hava Durumu Servisi’nden alınan veriler, aşırı sıcaklardan kaynaklanan ölümlerin son on yılda kasırgaların neden olduğu ölümlerden sekiz kat daha fazla olduğunu göstermektedir.
Sıcaktan kaynaklanan ölümler özellikle güvensiz ve ölümcül koşullarda çalışmak zorunda kalan işçileri etkilemektedir. Cardiology dergisi ve Guardian’ın ayrı ayrı yaptığı araştırmalara göre, Katar’da çoğu geçen yılki dünya kupası için stadyum ve diğer tesisleri inşa eden inşaat işçileri olan binlerce göçmen işçi, sıcak çarpmasından ve dehidrasyondan kaynaklanan böbrek yetmezliği gibi bununla bağlantılı hastalıklardan öldü. Los Angeles Times tarafından 2021 yılında yapılan bir araştırma, Kaliforniya’da her yıl yaklaşık 400 kişinin sıcaktan öldüğünü ve bunların çoğunun yaşlılar, evsizler ve inşaat, tarım ve depo işçileri arasında olduğunu ortaya koymuştur.
Daha geçen ay USPS postacısı Eugene Gates Jr., Dallas-Fort Worth’ta sıcaklığın 45 C dereceye yükseldiği gün iş başında hayatını kaybetti. Gates’in hikayesi, inşaat, otomotiv, lojistik ve diğer birçok sektörde işverenlerinin kârları için güvenlik ekipmanları olmadan güvensiz ve ölümcül koşullarda çalışmaya zorlanan binlerce işçinin hikayesi arasında yer alıyor. Tüm bu ölümler şirket medyası tarafından büyük ölçüde görmezden gelindi.
Küresel sıcaklıklar artmaya devam ettikçe ölümlerin boyutu da artacaktır. Özellikle İran’da yukarıda belirtilen sıcaklık, Dünya yüzeyinin bazı bölümlerinin yakın gelecekte insan için yaşanmaz hale gelebileceğine dair bir uyarıdır. Sıcaklık, nem ve diğer faktörler “yaş termometre” sıcaklık ölçeği olarak bilinen 33.7 C dereceye ulaşmıştır.
Ölçek, belirli bir günün ne kadar sıcak hissettirdiğinin bir ölçütü olarak tasarlanmamış olsa da, insan vücudunun ısı yayma ve terleme gibi yollarla kendini soğutma yeteneğinin hangi noktada durduğunu tahmin ediyor. Bu sınır, 35 C yaş termometre derecedir ve İran’da buna neredeyse ulaşılmıştır. Karbon emisyonları hız kesmeden devam ederse, Güney Asya ve Ortadoğu’nun büyük bir kısmı 21. yüzyılın ikinci yarısında düzenli olarak bu yaşanmaz koşullara ulaşabilir.
Sıcağa bağlı yaralanma ve ölümlerin azaltılması ve önlenmesi için barınma, dinlenme ve su büyük ölçüde çözüm teşkil etmektedir ancak bunları sağlayacak altyapı, özellikle dünyanın en zengin ülkelerinde bile büyük ölçüde çökmektedir. Arizona’nın Phoenix kentinde, soğutma merkezleri ve hidrasyon istasyonları için yapılan bütçe kesintilerinin bir sonucu olarak, metropolitan bölgenin evsiz nüfusu için şehir tarafından işletilen yalnızca bir soğutma merkezi var. Ve bu merkezde geceleri en düşük sıcaklık sadece 32 C dereceye iniyor. Yalnızca geçen yıl, şehrin içinde bulunduğu bölgede sıcaklığa bağlı olarak 425 ölüm kaydedildi. Bunların yanı sıra, çıplak ayakla sıcak beton üzerinde durmak gibi saniyeler içinde ikinci derece yanıklara neden olabilen binlerce sıcak kaynaklı yaralanma da söz konusudur.
Phoenix’te işçilerin ve yoksulların kendilerini aşırı hava koşullarına karşı koruyacak altyapıdan yoksun olmaları, iklim değişikliği konusunda var olan sınıfsal bölünmenin sadece bir örneğidir. Krize kapitalistler neden olmuştur ve onların sadık burjuva medya yandaşları, on yıllar boyunca, etkileri göz ardı edilemeyecek kadar belirgin hale gelene kadar, tehlikelerle ilgili uyarıları gizlemeye çalışmıştır. Dahası, zenginler, savundukları sosyal sistemin neden olduğu ekolojik krizin etkilerinden kaçınmak için hem aşırı sıcaklardan hem de dondurucu soğuklardan kurtulabilecek ya da geçici olarak başka bir yere taşınabilecek kaynaklara sahiptir.
İklim değişikliğinin yol açtığı ölümler, egemen seçkinlerin işçilerin yaşamlarına karşı kayıtsızlığını ifade etmesinin birçok yolundan biridir. Tıpkı koronavirüs pandemisi ve ABD/NATO’nun Ukrayna’da Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşta olduğu gibi, hiçbir acının Wall Street’in yükselen kârlarının önüne geçmesine izin verilemez. Muazzam miktarlarda para devasa ölçekte yıkıcı amaçlar için harcanırken, sosyal yaşamın temel ihtiyaçlarının idamesi için giderek daha küçük bir meblağ ayrılmaktadır.
Süregelen ve hızlanan iklim krizine neden olan, soyut bir şekilde 'insanlar' değil kapitalizmdir ve yıkılıp değiştirilmesi gereken de bu toplumsal sistemdir.