7-14 Ekim tarihinde yapılması planlanan Antalya Altın Portakal Film Festivali, Kanun Hükmü isimli belgesele yönelik sansür girişimi ve buna yönelik protestoların ortasında iptal edildi. Film, ismini aldığı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden alınan Doktor Yasemin Demirci ve Öğretmen Engin Karataş’ın hikâyesini konu ediniyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümeti, 15 Temmuz 2016’daki NATO destekli başarısız askeri darbe girişiminin ardından yalnızca darbeye karışanlara değil ama tüm siyasi muhaliflerine karşı başlattığı kapsamlı temizliğin parçası olarak on binlerce kişiyi kanun hükmünde kararnameler ile kamu görevlerinden ihraç etti. İhraç edilenlerin büyük kısmı hiçbir zaman adli olarak suçlanmadı veya yargılamalar sonucu beraat etti. Ancak bu kişiler görevlerine iade edilmeyerek yoksulluğa ve güvencesizliğe mahkûm edildi.
Festival yönetimi önce Kanun Hükmü filminde yer alanlardan birinin halen daha yargılama sürecinde olduğu ifade edilerek, filmin yarışmadan çıkarıldığını duyurdu. Ancak jürideki 20 isim yaptıkları ortak açıklamada bunu protesto ederek, “Filmlerde suç unsuru arayan bu bakışı ve sansür yaptırımının normalleşmesini kabul etmiyoruz,” dedi ve görevlerini ancak film seçkiye yeniden dahil edilirse yapacaklarını duyurdu.
Daha sonra filminin seçkiden çıkarılmasını sanatsal ifade özgürlüğüne açık bir tehdit olarak gördüklerini belirten onlarca yönetmen ve yapımcı filmlerini yarışmadan çekti. Festivalin fiili olarak yapılmasının mümkün olamayacağını anlayan festival yönetimi kararından geri adım atmak zorunda kaldı ve Kanun Hükmü filmini yarışmaya tekrar dahil etti.
Kültür camiası içinden azımsanmayacak bir kesimin temel demokratik hakları savunması ve festival yönetiminin sansür adımını geri çekmek zorunda kalması hükümet için kabul edilemezdi. Festivalin destekçilerinden olan Kültür ve Turizm Bakanlığı, festivalden çekildiğini açıkladı; Gençlik ve Spor Bakanlığı da tahsis ettiği salonu geri aldıklarını belirtti. Her iki bakanlık da festivalin Kanun Hükmü filmini seçkiye alarak “FETÖ terör örgütü propagandası yapılmasına vesile olduğunu” ilan etti.
Ardından Festival Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu yeni bir açıklama yaparak, “filmin festivaldeki varlığı nedeniyle” kendisine bir soruşturma açıldığını, kendisinin ve ekibinin “can güvenliği ile ilgili tehditler” aldıklarını ve Kanun Hükmü belgeselini yeniden festival seçkisinden çıkardıklarını duyurdu.
Bunun üzerine festivalin düzenleyicisi olan Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin Başkanı Muhittin Böcek (Cumhuriyet Halk Partisi, CHP), festivalin “bizim dışımızda oluşan ve oluşturulan süreç sebebiyle iptal” edildiğini duyurdu. Böcek 2023 yılı sona ermeden festivali bakanlıklardan destek almadan yeni bir kadro ile düzenleyeceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Pazar günü tehditkâr bir açıklama yaparak, “Özellikle sanat öne sürülerek millî iradeye kastedenlerin propagandasının yapılmasını kabul edemeyiz,” diye ilan etti.
1964’ten beri sürdürülen Festival daha önce sadece iki kez gerçekleştirilememişti. 1979’da Sansür Kurulu’nun üç filmin bazı bölümlerini kesmek istemesi üzerine tüm yapımcı ve yönetmenler festivalden çekilme kararı almıştı. Sansüre uğrayan filmlerden Yavuz Özkan’ın yönettiği Demiryol ve Ömer Kavur yapımı Yusuf ile Kenan, işçi sınıfı mücadelelerini konu alan filmlerdi. Festival bir yıl sonra da 12 Eylül 1980 askeri darbesi nedeniyle gerçekleştirilemedi.
Son iptal kararı, artan hayat pahalılığı karşısında toplumsal gerilimlerin yoğunlaştığı, hükümetin demokratik haklara yönelik saldırılarının arttığı ve ülkenin hemen kuzeyinde bulunan Ukrayna’da NATO’nun Rusya karşı savaşını tırmandırdığı koşullarda meydana geldi.
Türkiye’nin de parçası olduğu NATO ülkelerinde artan militarizm, aynı zamanda temel demokratik hakların giderek bastırılmasında ve kültür-sanat alanına yönelik artan müdahalede kendini dışa vuruyor.
Altın Portakal Film Festivali’nin iptal edildiği günlerde Almanya’da Kültür Bakanı Claudia Roth (Yeşiller Partisi), ülkenin ana film festivali Berlinale (Berlin Uluslararası Film Festivali) bütçesinde 2 milyon avronun üzerinde kesinti yapılacağını duyurdu.
Bu, gösterilen film sayısının üçte birden fazla azaltılması anlamına geliyordu. Bakanın açıklaması aynı zamanda Sanat Yönetmeni Carlo Chatrian’ı istifaya zorladı. Önde gelen uluslararası film yapımcıları ve aktörler, bu kesintiyi festivali baltalama ve ona müdahale çabası olarak kınadı.
Almanya Hitler’den bu yana en büyük askeri takviyeye milyarlarca avro ayırıyor ve bunun için de toplumsal birçok alanın yanı sıra sanat ve kültür bütçesinde büyük kesintilere başvuruyor. Gelecek yıl Berlinale bütçesinde yapılacak kesintilere ek olarak, kültür bütçesinde yaklaşık yüzde 10’luk (254 milyon avro) tasarruf öngörülüyor.
Roth, festivaldeki açılış konuşmasından sonra, Ukraynalı faşist, antisemit ve Nazi işbirlikçisi Stepan Bandera’nın açık bir hayranı olan eski Ukrayna Büyükelçisi Andrij Melnyk ile birlikte Sean Penn’in NATO yanlısı iğrenç propaganda filmi Superpower’ın gösterimine katıldı.
Buna karşılık, Ukrayna’da NATO savaşına karşı çıkan ve İsrail’in Filistinlilere karşı yürüttüğü devlet terörünü kınayan Pink Floyd kurucusu müzisyen Roger Waters, Almanya dahil emperyalist güçlerin kara propagandasıyla karşı karşıya bulunuyor ve konserleri yasaklanmaya çalışılıyor.