Erdoğan’ın ve partisinin İsrail’le devam eden ticaretle ifşa olan bağları üzerine

İsrail’in Gazze’deki soykırımını kınayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’den Tel Aviv’in savaş makinesini besleyen çelik ve petrol gibi kritik malzeme akışını kesmeyi reddederken, onun Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) yakın kişi ve şirketlerin 7 Ekim sonrası İsrail’le ticarete devam ettikleri ortaya çıktı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Saraybosna'da, 6 Eylül 2022. [AP Photo/Armin Durgut]

Gazeteci Metin Cihan, İsrail’in Gazze’deki katliamları başladığı günden bu yana X/Twitter hesabı (@metcihan) üzerinden #İsraileSevkiyatıDurdur hashtagiyle, İsrail’le ticareti sürdüren Erdoğan hükümetine ve şirketlere yönelik ifşaatlarda bulunuyor.

Cihan, Marine Traffic web sitesi verilerine dayanarak yaptığı araştırmada, 7 Ekim’den bu yana Türkiye’den İsrail’e sevkiyat yapan gemileri listeledi ve hükümetin sözde “boykot” kampanyalarının arka planında, İsrail’in Filistinlileri soykırıma tabi tutmasına yardımcı olacak şekilde, ticareti devam ettirdiğini belgeledi.

Son derece önemli bir araştırmacı gazetecilik örneği sergileyen Cihan’ın sonraki paylaşımları ise herkese açık kaynaklardan devam eden ticaretin hangi şirketler tarafından yapıldığına odaklandı. Bu süreçte, İsrail’in Gazze’yi bombaladığı sırada İsrail’den sevkiyat yapan Halit Yıldırım gemisini işleten Manta Denizcilik’in sahibinin, Erdoğan’ın oğlu Burak Erdoğan ile ortaklığı olduğunu belgeledi.

Cihan daha sonra AKP’li eski başbakanlardan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım’ın İsrail’e sevkiyat yapan Oras Denizcilik sahibi ile ortak olduğunu ortaya çıkardı. Oras Denizcilik sahibinin aynı zamanda AKP milletvekili Vehbi Koç ile de ortaklığı bulunuyor.

Loading Tweet ...
Tweet not loading? See it directly on Twitter

Cihan’ın, İsrail ile ticareti sürdüren kişi ve şirketlere ilişkin diğer ifşaları arasında şunlar var:

  • Hükümete yakınlığı ile bilinen Limak Holding’in İskenderun limanından her gün İsrail’e gemiyle sevkiyat yapılıyor;
  • Hükümete yakın Kolin Holding/Sefine Tersanesi, İsrail’e yakıt götüren tankerin bakımını yapıyor;
  • Türkiye’nin en büyük şirketlerinden İçdaş, İsrail’e düzenli çelik ve hammadde gönderiyor;
  • Akçansa/Sabancı Holding İsrail’e düzenli çimento gönderiyor;
  • Arkas Holding İsrail’e düzenli sevkiyat yapıyor;
  • MNG Holding İsrail’e her gün uçakla sevkiyat yapıyor.

Erdoğan ve ailesi, Cihan hakkında suç duyurusunda bulunurken İstanbul Anadolu 2. Sulh Ceza Hâkimliği, Cihan’ın Yıldırım ailesi ile ilgili tweetlerinin silinmesi için karar çıkardı.

Cihan yaptığı açıklamada “Silmiyorum. İddia değil, herkese açık resmi kaynaklar. Bu nedenle yalanlayamadınız bile. Bildirilen kararı da aynen böyle yanıtladım. Hâkimi bağlamanız beni bağlamaz. Silmiyorum. Filistinli çocuklar için, silmiyorum,” dedi.

Cihan’ın yaptığı araştırma, belirttiği üzere herkese açık resmi kaynaklardan kolayca teyit edilebiliyor.

Kendileri de Erdoğan hükümeti kadar NATO ve İsrail yanlısı bir sicile ve yönelişe sahip olan burjuva muhalefet partileri, bu ifşaatlar sosyal medyada yayılarak toplumsal muhalefeti ve öfkeyi şiddetlendirince duruma müdahil olarak konuyu gündemlerine aldılar.

AKP’li eski başbakan ve dışişleri bakanı, İslamcı Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, 6 Aralık’ta TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada hükümeti eleştirdi: “Şu ana kadar İsrail’e giden Türk gemi sayısı 350’yi geçti. Bu gemilerin kimlikleri çıkartıldığında birçoğunun AK Partili, iktidarla doğrudan ilişkili iş adamları olduğu ortaya çıkıyor.”

Davutoğlu şunları ekliyordu: “Şu anda İsrail’in demir-çelik ihtiyacının üçte biri Türkiye’den gidiyor. Jet yakıtları, gıda Türkiye’den gidiyor. Böylesi bir ikiyüzlü politika görülmedi... Burada dostların sessizliği de yok, dostların ihaneti var.”

Kemalist Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Mahmut Tanal, Dışişleri Bakanlığı’ndan şu sorulara yanıt istedi: “İsrail devleti ile diplomatik ilişkiler askıya alınacak mıdır? İsrail’in Filistin’e karşı uyguladığı insanlık dışı muamelelere tepki olarak Bakanlığınızca uygulanan yahut uygulanması öngörülen herhangi bir yaptırım var mıdır? Yaptırım uygulanmasına yönelik bir karar alınmamış ise bunun gerekçesi nedir?”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bu soruları “İsrail’le 74 yıllık bir geçmişi bulunan ilişkilerimiz hiçbir zaman Filistin’in haklı davası hilafına yürütülmemiştir,” diye cevapladı. Yani Fidan, İsrail’le savunma ve silah sanayinde kullanılan çelik ve yakıtın da aralarında bulunduğu malzemelerin ticaretinin yapılmasının Filistinlilerin bir soykırıma tabi tutulmalarına yardımcı olmadığını öne sürmektedir.

Ankara’da başta Erdoğan olmak üzere üst yetkililer Gazze’deki saldırılar nedeniyle İsrail’e “terör devleti” ve “soykırım” suçlamalarında bulunurken, Türkiye’nin İsrail ile ticaretinin kesintisiz devam ettiği görülüyor.

Bununla birlikte, hükümetin İsrail ile ticareti sürdürmesi, Erdoğan ile Netanyahu hükümetleri arasındaki çatışmanın tamamen yapay ve önemsiz olduğu anlamına gelmiyor. Erdoğan hükümeti her ne kadar İsrail ile tüm bağları güçlendirmek ve Doğu Akdeniz’de Filistinlilere ait olan doğalgaz kaynaklarını Siyonist devletle beraber paylaşmak istiyorsa da, İsrail’in Gazze’deki soykırımının mantığı iki ülke arasında bir tırmanma olasılığı yaratıyor.

Bu durum, Türk burjuvazisinin bir ikilemle karşı karşıya olmasının bir dışavurumudur. Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin daha önce belirttiği gibi “Hükümetin Gazze’de bir soykırımı destekleme ve İran’a karşı ABD önderliğinde bir savaş yürütme konusunda diğer NATO güçlerine katılması neredeyse olanaksızdır. Ancak diğer yandan Türk egemen sınıfı, emperyalizmle sıkı bağlara sahiptir ve on yıllardır dış politikada NATO aracılığıyla çıkarlarını savunmaktadır.”

Erdoğan ortaya saçılan ticari ilişkiler nedeniyle artan toplumsal öfkeyi bastırmak için sert söylemlerine devam ediyor. 6 Aralık’ta partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada “İsrail’in gerçek bir orduyla gerçek bir güçle karşı karşıya geldiğinde paramparça olacağı muhakkaktır. İsrail yönetiminin böyle bir acı akıbete gerek kalmadan bir an önce aklını başına toplamasını ümit ediyoruz,” dedi.

Erdoğan NATO müttefiklerini de eleştirerek, “İsrailli yöneticiler, er ya da geç insanlık mahkemesinde yargılanacak, hak ettikleri cezaları çekecek, tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır. Daha önemlisi Netanyahu yönetimine bu cüreti veren, işlediği insanlık suçlarının üzerini örten Batılı ülkeler de aynı akıbeti paylaşacaklardır. Şayet Amerika ve Avrupa ülkeleri, İsrail’e sınırsız siyasi, askerî ve ekonomik destek vermemiş olsa bu terör devletinin yöneticileri böylesine pervasız ve acımasız hareket edemezdi.”

İsrail’in bu tarihi suçu emperyalist müttefiklerinin tam desteği ve yardımıyla işlediği doğrudur. Ancak sorumlular listesine, Türkiye’deki de dahil olmak üzere Ortadoğu’daki emperyalizm yanlısı kapitalist rejimleri de eklemek gereklidir.

Loading