Sozialistische Gleichheitspartei (Sosyalist Eşitlik Partisi-SGP) ve gençlik örgütü IYSSE (Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler) Gazze'deki soykırıma karşı 15 Ocak'ta yapılacak grevi destekliyor ve saat 14.00'te Berlin'deki Richardplatz'da yapılacak gösteriye katılacak. Grev, tüm işçi sınıfının geniş ve uluslararası bir seferberliğinin başlangıç noktası haline getirilmelidir.
Gazze'de şu anda yaşananlar, dehşet verici bir suç, bir soykırımdır. Berlin'den çok daha küçük bir bölgede, 2,3 milyon insanın yaşadığı yerde, İsrail ordusu tarafından üç aydır sistematik bir bombardıman gerçekleştiriliyor. Her gün yeni vahşetler ve savaş suçları işleniyor.
Hastaneler ve okulların yanı sıra aşırı kalabalık mülteci kampları ve BM tarafından yönetilen barınaklar ve tesisler bombalanıyor ve yerle bir ediliyor. Bu savaşın ilk üç ayında, çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 25.000'den fazla insan öldürüldü. Birleşmiş Milletler'e göre 600.000 kişi açlık tehlikesiyle karşı karşıya.
Dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan şok olmuş durumda ve derhal ateşkes yapılması ve çatışmalara son verilmesi çağrısında bulunuyor. Ancak aşırı sağcı Netanyahu rejimi tüm barış çağrılarını görmezden geliyor ve Filistin halkına yönelik terörünü her geçen gün arttırıyor.
Geçen haftalar, iki önemli gerçeği çok net bir şekilde ortaya koymuştur:
1. Netanyahu hükümeti Filistinlilere karşı yürüttüğü savaşı ABD hükümeti ve NATO müttefiklerinin aktif desteği olmadan sürdüremezdi. Almanya'nın koalisyon hükümeti, kaynak sağlayan, silah tedarikçisi ve savaş propagandacısı olarak bu konuda kilit bir rol oynamaktadır. Haber medyasının tümü aynı çizgiyi destekliyor; gerçekleri gizliyor ve hükümetin yalanlarını yayıyorlar.
2. Gazze'deki soykırımı hükümete çağrı yaparak durdurmak mümkün değildir. Federal hükümet ve tüm eyalet hükümetleri halkın görüşlerine tamamen ilgisizdir. Egemen sınıf aşağıdan gelen baskılara polis devleti önlemleriyle, diktatörlükle ve artırdığı savaş propagandasıyla yanıt veriyor. Sosyal Demokratlar (SPD), Liberal Demokratlar (FDP) ve Yeşiller'den oluşan federal koalisyon barışçıl gösterileri yasaklıyor ve mahalleleri bütünüyle kuşatma altına alıyor.
Bu nedenle biz -Toplumsal Eşitlik için Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE) ve SGP - fabrikalardaki ve ofislerdeki işçilere doğrudan sesleniyoruz. Ücret mücadelelerini ve enflasyona, toplu işten çıkarmalara, fabrikaların kapatılmasına ve sömürüye karşı artan direnişi Gazze'deki soykırıma karşı mücadeleyle birleştirmek gerekiyor.
Şu anda grev örgütleyen, Deutsche Bahn (DB) yönetiminin ve DB'nin sahibi olan Alman hükümetinin agresif saldırılarıyla karşı karşıya kalan tren makinistlerini grevleri genişletmeye ve tüm demiryolu çalışanları ile tüm ulaştırma işçilerini greve dahil etmeye çağırıyoruz. İsrail'e ve ayrıca Rusya'ya karşı NATO savaşında kullanılmak üzere Ukrayna'ya silah, mühimmat ve savaş teçhizatı taşınmasını durdurun. Limanlarda ve rıhtımlarda çalışan meslektaşlarınızla birleşin ve Alman hükümetinin savaşa ve soykırıma verdiği destekle etkin bir şekilde mücadele etmek için onları da aynı şeyi yapmaya çağırın.
Alman hükümetinin Filistinli sivil nüfusun öldürülmesinin, aç bırakılmasının ve sürülmesinin İsrail'in güvenliğini sağlamak için gerekli olduğu iddiası baştan sona yalandır. Gerçekte Şansölye Scholz ve ABD Başkanı Biden, NATO'daki müttefikleriyle birlikte, Filistinlilerin ortadan kaldırılmasını Lübnan'daki Hizbullah'a, Suriye'ye ve İran'a karşı çok daha kapsamlı bir savaş yürütmenin ön koşulu olarak görmektedir.
Geçtiğimiz hafta sonu Dışişleri Bakanı Baerbock, aşırı sağcı Netanyahu hükümetini desteklemek ve İran'a karşı bir savaş ittifakı kurmak üzere bir kez daha İsrail’e ve Ortadoğu bölgesine seyahat etti. Bu sırada Suudi Arabistan’a Eurofighter savaş uçakları tedarik edilmesi olasılığını açıkladı. Şansölye Scholz ve Ekonomi Bakanı Habeck (Yeşiller) buna hemen onay verdiklerini açıkladılar.
Dış ve iç politika arasındaki doğrudan bağlantıyı anlamak önemlidir. Silah sevkiyatının ve ordunun güçlendirilmesinin maliyeti, büyük sosyal kesintiler ve ücret indirimleri yoluyla emekçilere yansıtılmaktadır.
Dolayısıyla Filistinlilerin savunulması ve Gazze'deki soykırıma karşı mücadele sadece ilkeli bir uluslararası dayanışma meselesi değildir. Alman hükümetinin, soykırımın sınır tanımayan acımasızlığını aktif olarak desteklemesi ve acil bir ateşkese karşı defalarca tutum almış olması, burada da emekçi nüfusa karşı benzer bir vahşetle hareket edeceği anlamına gelmektedir. Bu gidişat, geçtiğimiz yüzyılda iki kez dünya savaşına ve faşist diktatörlüğe yol açmış olan kapitalist sistemin tarihi krizinden kaynaklanıyor.
Bu nedenle 15 Ocak'taki grev ve gösteriye katılmak ve bunu işçilerin ve gençlerin hükümete karşı geniş bir siyasi seferberliğinin başlangıç noktası haline getirmek önemlidir. Bunun için durumun net bir şekilde anlaşılması ve açık bir siyasi perspektif gerekmektedir.
Gazze'deki soykırım münferit bir olay değil, kapitalizmin tarihsel krizinin bir ifadesidir. Önde gelen emperyalist hükümetler tarafından desteklenen savaşın aşırı zalimliği ve vahşeti, ancak rakip ulus devletlere bölünmüş emperyalist dünya sisteminin çöküşü bağlamında anlaşılabilir ve açıklanabilir.
Amerikan emperyalizminin egemenliğini ve hegemonyasını, kapitalist devletlerden oluşan yeni ve çok kutuplu bir koalisyonla aşmanın mümkün olduğu düşüncesi tehlikeli bir yanılsamadır. Küresel kaynakları, her biri devasa ölçüde silahlanan ve kendi savaş planlarını takip eden kapitalist ve emperyalist devletler arasında barışçıl bir şekilde bölüştürmek mümkün değildir. Savaşın kökü kapitalizmin kendisindedir ve ona karşı mücadele ulus-devlet sisteminin yeniden yapılandırılmasını değil, yok edilmesini gerektirir.
15 Ocak, Alman devrimciler Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht'in öldürüldüğü günün yıldönümüdür. Bu nedenle Luxemburg'un Birinci Dünya Savaşı arifesinde söylediği şu sözleri alıntılamak yerinde olacaktır: işçi sınıfı 'emperyalizmle, savaşla, toprak gaspıyla, soykırımla, hukuk ihlalleriyle, şiddet politikalarıyla ancak kapitalizme karşı savaşarak, küresel siyasi soykırıma toplumsal devrimle karşı çıkarak mücadele edilebileceği sonucuna varmalıdır.'
İşçilerin ve gençlerin kapsamlı bir siyasi mücadele içinde olduklarını ve devrimci görevlerle karşı karşıya bulunduklarını açıkça ifade ediyoruz. Sendikalar ve Federal Meclis'teki tüm partiler -Sol Parti de dahil olmak üzere- hükümetin yanında yer almakta ve savaş politikasını desteklemektedir. Soykırıma ve savaşa karşı mücadeleyi kapitalizme ve sömürüye karşı mücadele ile birleştiren ve toplumun sosyalist bir şekilde yeniden örgütlenmesi için mücadele eden yeni bir işçi partisi kurmak gereklidir.
IYSSE ve Sosyalist Eşitlik Partisi işte bunu savunmaktadır. İşçi sınıfı içinde yeni bir kitlesel sosyalist parti inşa ediyoruz ve hükümetin soykırımcı savaş politikasını reddeden herkesi mücadelemize aktif destek vermeye çağırıyoruz. Bu açıklamayı yayın, işçileri ve gençleri 15 Ocak'ta soykırıma karşı gösteri yapmak üzere harekete geçirin ve SGP'nin Avrupa seçimlerine katılımını destekleyin.