1 Mayıs gösterilerinin ardından Türkiye genelinde 200’den fazla kişi polis tarafından gözaltına alınırken İstanbul’da 49 kişi tutuklanarak hapse gönderildi.
Tutuklananlardan beşinin, daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetinin Gazze’de NATO desteğiyle soykırıma devam eden İsrail ile işbirliğini protesto ettiği için tutuklandığı açıklandı.
Sosyalist Eşitlik Grubu ve Dünya Sosyalist Web Sitesi, bu polis devleti baskısını kınamakta ve tutuklananların serbest bırakılmasını talep etmektedir. Bu tutuklamalar, Gazze soykırımına, emperyalist savaşa ve işçi sınıfının koşullarına yönelik saldırılara karşı dünya çapında büyüyen toplumsal muhalefetin egemen sınıf tarafından bastırılma çabalarının bir parçasıdır.
İstanbul’da hükümet ve valilik, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yasa dışı bir şekilde Taksim Meydanı’nda kutlama yapılmasını yasaklamış ve de facto olağanüstü hal önlemleri almıştı. Buna karşın 1 Mayıs’ta on binlerce kişi tarihi 1 Mayıs alanının kutlamalara açılması talebiyle Taksim çevresinde toplandı. Protestocuların yolu çevik kuvvet polislerince kesildi ve şiddetli polis müdahalesi ile dağıtıldılar.
İstanbul Valisi Davut Gül intikamcı açıklamasında “Hiçbir suç cezasız kalmaz. 210 kişi gözaltına alındı. Devlet yarına bırakır ama yanına bırakmaz,” dedi.
Gençlik Komiteleri “1 Mayıs sabahı ‘‘Taksim halka kapatılamaz!’’ diyerek gözaltına alınan 5 yoldaşımız siyonistlerle işbirliğini teşhir ettiği için tutuklandı” açıklamasını yaptı.
Filistin İçin Bin Genç grubu da X/Twitter’dan yaptığı açıklamada “5 arkadaşımız siyonistlerle ilişkiler kesilsin dedikleri için tutuklandı. İntifadanın sesini yılmadan haykıran arkadaşlarımız onurumuzdur. Tüm Filistin dostlarını dayanışmaya çağırıyoruz. Nehirden denize Filistin özgür olana dek mücadelemiz sürecek. #Suçİsrailleİşbirliğidir,” diye belirtti.
Erdoğan, İsrail ile bağların kesilmesine yönelik yaygın talepleri reddederek ve ABD-NATO üslerini açık tutmayı sürdürerek, Gazze’deki soykırımın ortasında emperyalizm ve Siyonizm yanlısı bir politikacı olarak ifşa oldu.
9 Nisan’da İsrail ile ticarete sınırlamalar getirmek zorunda kalan Erdoğan hükümeti, geçtiğimiz hafta da “İsrail hükümeti, Gazze’ye kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardım akışına izin verinceye kadar” koşuluyla, İsrail ile ihracat ve ithalatın durdurulduğunu açıkladı.
Sosyalist Eşitlik Grubu, Pazar günü X/Twitter’dan bir açıklama yayımlayarak,“38 kişinin demokratik haklarını kullanarak #1Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamak istedikleri için tutuklanmasını şiddetle kınadı” ve “Tüm işçileri ve gençleri tutuklananların ve gözaltına alınanların serbest bırakılmasını talep etmeye” çağırdı.
Açıklamada, Erdoğan hükümetinin İsrail ile işbirliğiyle ilgili olarak şunlar belirtildi: “Ekim ayından beri Filistinlileri soykırıma tabi tutan İsrail ile ticarete birkaç gün öncesine kadar izin verilmesi, bu ülkeyle tüm ilişkilerin sürdürülmesi, İsrail’in ana destekçisi ABD ve NATO’nun Türkiye’deki üslerinin açık tutulması, soykırımla suç ortaklığının inkâr edilemez kanıtlarıdır.”
Açıklama şöyle devam ediyordu:
Erdoğan, İsrail’e ve soykırıma tam destek veren ABD Başkanı Biden ile Washington’da görüşmeye hazırlanıyor. İsrail’in bir diğer ana emperyalist destekçisi Almanya’nın Cumhurbaşkanı Steinmeier Nisan ayı sonunda İstanbul’da hem İstanbul Valisi Davut Gül hem de CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından ağırlandı. Aynı anda Steinmeier’i protesto eden Filistin yanlısı göstericiler polis saldırısına uğradı.
Bu, ABD-NATO emperyalizmi ve İsrail ile ittifakın egemen sınıfın ve onun ana partilerinin ortak stratejik yönelimi olduğunu ortaya koymaktadır.
Tutuklamaların Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Özgür Özel ve Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) lideri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan ve Erdoğan’ın siyasi gerilimlerde sözde “yumuşama” mesajı verdiği 2 Mayıs’taki görüşmeden sonra gerçekleşmesi dikkat çekicidir.
Görüşmeden sonra Erdoğan, “Ben de Özgür Bey’e ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağımı söyledim. Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. İlk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye’de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız,” dedi.
Bu “yumuşama” egemen sınıfın saflarını sıklaştırması anlamına gelmesi açısından işçi sınıfı için bir uyarı olarak görülmelidir. Bu aynı zamanda, geçtiğimiz yılki cumhurbaşkanlığı seçiminde ve bu yılki yerel seçimlerde CHP’yi Erdoğan hükümetinin ilerici bir alternatifi olarak destekleyen sahte sol eğilimleri ifşa etmektedir.
Sahte sol partiler, NATO’nun genişlemesine verdiği destekle açık bir şekilde emperyalizm yanlısı olduğunu kanıtlayan; sığınmacı karşıtlığını körükleyen ve faşizan Zafer Partisi ile sığınmacılara ve Kürtlere karşı protokol imzalayan CHP’yi ısrarla desteklemeye devam ettiler.
CHP’nin bu işçi sınıfı karşıtı rolü son 1 Mayıs kutlamalarında da kendini gösterdi. CHP ve sendikal müttefikleri DİSK ve KESK, Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına açılması için toplanma çağrıları yaparak demokrat pozu takınmaya ve toplumsal muhalefeti kendi arkalarında toplamaya çalıştılar. CHP ve sendika bürokrasileri kısa süre içinde dağılma çağrısı yaparak alanı terk ederken geride kalan protestocular çevik kuvvete ile baş başa bırakıldı.
Egemen sınıfın tüm partileri, taktiksel farklılıklarına rağmen, savaş ve soykırım politikalarında, işçi sınıfına yönelik saldırılarda ve ifade özgürlüğü de dahil demokratik hakların ortadan kaldırılmasında hemfikirler.
Bu, uluslararası bir olgudur. ABD’de üniversite öğrencilerinin Gazze soykırımı karşıtı kitlesel protestoları, hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin desteklediği polis baskısıyla karşı karşıya. Binlerce öğrenci hafta sonu ABD’nin dört bir yanındaki mezuniyet törenlerinde gösteri yaparak polis devleti baskılarına cesurca meydan okudu.
Son iki hafta içinde 2.300’den fazla kişi, Gazze’de başta kadın ve çocuklar olmak üzere sivillerin kasıtlı olarak katledilmesine ve açlığa mahkûm edilmesine son verilmesi talebiyle ABD kampüslerinde şiddet içermeyen protestolar düzenledikleri için gözaltına alındı ve haklarında cezai kovuşturma başlatıldı.
ABD-NATO’nun Rusya’ya karşı savaşında bir vekil görevi gören Zelenskiy rejimi, savaş karşıtlığı Ukrayna işçi sınıfı içinde giderek artan bir karşılık bulan sol hareketlere yönelik şiddetli bir baskı uyguluyor. Bu baskısının son örneği, Ukrayna ve Rusya oligarşik rejimlerinin gerici savaşının sosyalist muhalifi ve Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin destekçisi Bogdan Syrotiuk’un 25 Nisan Perşembe günü Ukrayna’nın güneyindeki memleketi Pervomaisk’te Ukrayna Güvenlik Servisi (SBU) tarafından tutuklanmasıdır.
Sosyalist Eşitlik Grubu’nun açıklamasında belirttiği gibi, işçiler ve gençler emperyalizm ve Siyonizm ile müttefik olan tüm partileri reddetmelidir. Emperyalist savaşı ve soykırımı durdurabilecek ve demokratik hakları savunabilecek tek toplumsal güç, uluslararası sosyalist bir program temelinde seferber edilmesi gereken işçi sınıfıdır.