İsrail Salı günü Lübnan genelinde koordineli bir terör saldırısı düzenledi ve binlerce çağrı cihazına gizlediği küçük bombaları aynı anda patlatarak dokuz kişiyi öldürdü, 2.750 kişiyi de yaraladı.
New York Times’a konuşan ABD’li yetkililer, çağrı cihazlarının Lübnan’daki siyasi parti ve askeri grup Hizbullah üyelerine verilmiş olduğunu söylediler. Binlerce çağrı cihazı evlerde, hastanelerde, okullarda ve dükkanlarda ayrım gözetmeksizin patladı ve çevredekilerin ölümüne ve yaralanmasına neden oldu. İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mojtaba Amani de saldırıda yaralananlar arasındaydı.
Lübnan Halk Sağlığı Bakanı Dr. Firas Al-Abyad, yaptığı açıklamada, “Bugün saat 15:30 civarında, ellerinde çağrı cihazı bulunan çok sayıda yaralı şu bölgelerdeki hastanelerin acil servislerine gelmeye başladı: banliyöler, Beyrut, güney, özellikle Sur ve Bekaa,” dedi.
Bakan sözlerine şöyle devam etti:
Şu ana kadar Halk Sağlığı Bakanlığı’nın acil servisinde yaklaşık 2.800 yaralı kaydedildi, bunlardan yaklaşık 200’ünün durumu kritik ve ameliyat ya da yoğun bakım ünitelerine kabul edilmeleri gerekiyor. 150 üniteden fazla kan sağlanmış durumda. İlk belirlemelere göre aralarında sekiz yaşında bir kız çocuğunun da bulunduğu dokuz şehit var.
Kaydedilen yaralanmaların çoğunluğu yüz, karın, eller ve gözler arasında dağılmıştır.
İsrail’in saldırısı, suikast, haince öldürme ve ayrım gözetmeksizin bombalama yasağına ilişkin savaş kanunlarının ihlal edilmesi de dahil olmak üzere çok sayıda savaş suçunun işlenmesini içermektedir.
Saldırıyı yorumlayan NSA ifşaatçısı Edward Snowden şunları yazdı: “İsrail’in az önce yaptığı şey, *hangi* yöntemle olursa olsun, pervasızcadır. Araba kullanan (yani kontrolden çıkmış arabalar), alışveriş yapan (çocuğunuz kasada arkanızda duran bebek arabasında) ve benzeri sayısız insanı havaya uçurdular. Bu terörizmden ayırt edilemez.”
İsrail’in eski hükümet sözcüsü Eylon Levy, toplu kıyıma yönelik küresel tepkiler karşısında toplu bombalamayı savunarak şunları söyledi: “Bu tam anlamıyla sadece bir terör örgütünün mensuplarına verilen kişisel cihazlara yönelik bir saldırıydı. Hedefli bir terörle mücadele saldırısının tanımı budur.”
Bombalama eylemi Demokratik Partili ABD Senatörü John Fetterman tarafından da onaylandı. Fetterman X’te yaptığı paylaşımda “Hizbullah gibi varoluşsal bir tehdidi hedef alma ve etkisiz hale getirme çabalarını tamamen destekliyorum,” dedikten sonra saldırı haberinin ekran görüntüsünü paylaştı.
New York Times, ABD’li yetkililere dayanarak, “İsrail’in Lübnan’a ithal edilen Tayvan yapımı bir çağrı cihazı sevkiyatına patlayıcı madde sakladığını” söyledi.
Gazetenin haberi şöyle devam ediyor: “Yetkililerden ikisi, bir ya da iki ons (30 ya da 60 gram) kadar küçük olan patlayıcı maddenin her bir çağrı cihazındaki pilin yanına yerleştirildiğini söyledi. Bazı yetkililere göre, Hizbullah’ın Tayvan’daki Gold Apollo şirketinden sipariş ettiği çağrı cihazları Lübnan’a ulaşmadan önce kurcalanmıştı.”
Saldırılar, İsrail güvenlik kabinesinin 7 Ekim saldırılarının ardından daha önce Hamas’ı hedef alan “savaşın hedeflerini İsrailli yerleşimcilerin Kuzey Gazze’ye geri dönmesini de içerecek şekilde güncellediğini” ilan etmek üzere toplanmasından sadece 24 saat sonra meydana geldi. Bu duyuru, İsrail’in Lübnan’a karşı savaşı tırmandırması anlamına geliyor.
İsrail, Ağustos ayında, Lübnan’ın güneyine 2006 yılından bu yana 100’den fazla savaş uçağının katıldığı en büyük saldırısını düzenledi. İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) saldırıların 40’tan fazla hedefi kapsadığını iddia etti.
İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıları, Ortadoğu’da ABD destekli askeri tırmanışın bir parçasıdır ve ana hedef İran’dır. ABD aynı zamanda İsrail’in Gazze’de 40.000’den fazla insanın ölümüne yol açan soykırımına da tam destek vermektedir.
Nisan ayında bir İsrail saldırısı Şam’da toplantı halinde olan bir grup İranlı askeri yetkiliyi öldürmüş, İran da buna İsrail’e 300 füze ve insansız hava aracı fırlatarak karşılık vermiş ve bunların neredeyse tamamı önlenmişti.
Temmuz ayında İsrail, Hizbullah’ın üst düzey üyesi Fuad Şükr’e Beyrut’ta suikast düzenlemiş, ardından Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniye’yi İran’daki bir askeri misafirhanede öldürmüştü.
Bu saldırılar, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze soykırımını Lübnan ve İran’ı hedef alan bir savaşa dönüştürmeyi taahhüt ettiği Washington ziyaretinin ardından geldi.
Netanyahu Kongre’deki konuşmasının ardından ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris ile bir araya geldi. Harris, “İsrail’in İran’a ve Hamas ve Hizbullah gibi İran destekli milislere karşı kendisini savunabilmesini her zaman sağlayacağım” sözünü verdi.
Bu ayki başkanlık tartışmalarında hem Harris hem de eski ABD Başkanı Donald Trump, Gazze soykırımına açık desteklerini ifade ettiler ve hem İran’ı hem de Lübnan’ı tehdit ettiler.
İsrail Lübnan’ı hedef alan saldırılarını artırırken, Gazze halkına yönelik toplu katliam, aç bırakma ve etnik temizlik politikası devam ederek yoğunlaşıyor.
Pazartesi günü Gazze’deki Sağlık Bakanlığı soykırımın başlangıcından bu yana İsrail katliamlarında öldürülen 34.344 Filistinlinin isimlerini yayımladı; bu sayıya ne kayıp olanlar ne de açlık ve hastalıktan ölenler dahildir.
Belgenin ilk 14 sayfasında bir yaşın altındaki 710 bebek listeleniyor. Listenin tamamı 18 yaşın altındaki 11.355 çocuğu içeriyor.
BM çocuk kuruluşu UNICEF’in sözcüsü James Elder, Ekim 2023’te, Gazze’nin “çocuklar için bir mezarlık” haline geldiği uyarısında bulunarak şunları söylemişti:
Öldürülen çocuk sayısının önce onlarca, sonra yüzlerce ve nihayetinde binlerce olduğuna dair en ciddi korkularımız sadece iki hafta içinde gerçekleşti. Rakamlar dehşet verici. Gazze binlerce çocuk için bir mezarlık haline geldi. Diğer herkes için ise gerçek bir cehennem.
İsrail ordusu tarafından öldürülen binlerce çocuğun listesinin yayımlanmasıyla birlikte bu uyarılar dehşet verici bir şekilde doğrulanmış oldu.