JVP/NPP lideri Sri Lanka’nın yeni devlet başkanı seçildi

Janatha Vimukthi Peramuna (Halk Kurtuluş Cephesi, JVP) lideri Anura Kumara Dissanayake’nin Sri Lanka’nın yeni yürütme başkanı olarak seçilmesi, 2022’deki borç temerrüdünden ve ardından eski Devlet Başkanı Gotabhaya Rajapakse’yi adadan kaçmaya ve istifa etmeye zorlayan kitlesel ayaklanmadan bu yana ülkeyi etkileyen derin ekonomik, sosyal ve siyasi krizin bir yansımasıdır.

JVP lideri Anura Kumara Dissanayake, Sri Lanka devlet başkanlığı seçimlerini kazandıktan sonra seçim komisyonu bürosunun önünde el sallıyor, Kolombo, Sri Lanka, 22 Eylül 2024. [AP Photo/Eranga Jayawardena]

JVP ve onun seçim cephesi olan Ulusal Halk Gücü’nün (NPP) daha önce hiç devlet başkanlığı yapmamış olması ve sadece hükümetin küçük ortağı rolünü oynamış olması, siyasi değişimin büyüklüğünü göstermektedir. Dissanayake, 2019 devlet başkanlığı seçimlerinde oyların sadece yüzde 3’ünü almıştı; Cumartesi günü yapılan seçimlerde bu oran yüzde 42’ye çıktı.

Sonucu belirlemek için sayımın ikinci tercihlere kalması, Kolombo siyaset kurumunun son yıllarda büyük ekonomik ve siyasi basınçlar altında parçalandığının altını çizmektedir. Sri Lanka’yı 1948’deki resmi bağımsızlıktan bu yana yöneten iki parti –Birleşik Ulusal Parti (UNP) ve Sri Lanka Özgürlük Partisi (SLFP)– artık eski halleriyle mevcut değildir.

Rajapakse’nin yerine parlamento tarafından anti-demokratik bir şekilde atanan bir önceki başkan Ranil Wickremesinghe, UNP’nin başında bulunuyor. Samagi Jana Balawegaya’yı (SJB) oluşturanlar 2020’de UNP’den ayrılmıştı. Wickremesinghe Cumartesi günü sadece yüzde 17 oy alırken, SJB adayı ve lideri Sajith Premadasa yüzde 33 oy aldı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından talep edilen acımasız kemer sıkma tedbirlerini uygulayan Wickremesinghe, SLFP’de yaşanan bölünmenin ana bileşeni olan Sri Lanka Podujana Peramuna’nın (Sri Lanka Halk Cephesi, SLPP) desteğiyle iktidardaydı. Cumartesi günü SLPP’nin oyları bölündü; bazıları Wickremesinghe’yi desteklerken diğerleri oyların sadece yüzde 2,6’sını alan kendi adayı Namal Rajapakse’yi destekledi.

JVP/NPP’ye verilen oylardaki çarpıcı artış, birbiriyle bağlantılı iki sürecin ürünüdür: bir yanda nüfusun geniş katmanlarının giderek kötüleşen ekonomik ve sosyal krize artan muhalefeti ve öfkesi; diğer yanda ise egemen sınıfın bazı kesimlerinin, 2022 ayaklanmasının devrimci bir yol izleyecek biçimde yeniden canlanmasını engellemesi için JVP/NPP’ye verdiği önemli destek.

JVP ve Dissanayake, Wickremesinghe, Rajapakse’ler ve Premadasa’lar gibi figürlerin ve ailelerin uzun süredir hâkim olduğu siyaset kurumuna karşı kitlesel muhalefeti, radikal bir alternatif gibi görünerek ve kitlelerin acılarını hafifletmek için sahte vaatlerde bulunarak istismar edebildi. JVP’nin seçim retoriği, kapitalizmin küresel krizinde milyonların karşı karşıya kaldığı kötü durumun temel nedenini örtbas etmek için önceki hükümetlerin açgözlülüğünü ve yolsuzluğunu kınamak biçimindeydi.

JVP medyada sıklıkla “Marksist” ya da “solcu” olarak anılsa da uzun zaman önce sosyalist olma iddialarını ve retoriğini bir kenara bırakmıştır. 1966 yılında Maoculuk, Castroculuk ve Sinhala popülizminin bir karışımı temelinde kurulan JVP, kırsal Sinhala gençliğinin -on binlerce kişinin katledilmesiyle sonuçlanan- iki feci ayaklanmasına önderlik etti. O zamandan beri parlamentoda koltuk ve siyaset kurumunda bir yer edinmek için silahlarını bıraktı ancak şüphesiz belli bir radikal havayı koruyor.

Dissanayake’nin ekonomiyi yeniden inşa etme ve yolsuzluğu ve egemen seçkinlere yönelik ayrıcalıkları ortadan kaldırarak kitlelerin yaşam koşullarını iyileştirme vaatleri bir yalana dayanmaktadır. JVP/NPP, 3 milyar dolarlık kurtarma paketi karşılığında IMF’nin kemer sıkma gündemini uygulayacaktır. Bu gündem; kamu iktisadi teşebbüslerinin yangından mal kaçırırcasına satılması, yarım milyon kamu sektörü işinin yok edilmesi, sağlık ve eğitim gibi temel hizmetlere büyük darbeler indirilmesi ve fiyat sübvansiyonları kaldırılırken enflasyonun devam etmesi anlamına gelecektir.

Dissanayake kredi koşullarını yeniden müzakere edeceğini açıkladı; ancak IMF değişikliklere yer olmadığını çoktan açıkça ortaya koydu. Doğrusu, IMF heyeti önümüzdeki iki hafta içinde Kolombo’ya dönecek. Geçen ay misyon başkanı Peter Breuer açıkça “Sri Lanka’nın bıçak sırtındaki toparlanmasının kritik bir noktada olduğunu” ve “ekonomiyi sağlam bir zemine oturtmak için tüm program taahhütlerinin zamanında uygulanmasının kritik önem taşıdığını” ilan etti.

JVP, emekçilere sosyal iyileştirme vaat ederken, egemen sınıfa da onların çıkarları doğrultusunda hareket edeceği konusunda güvence veriyor. NPP’nin İş Forumu tarafından 4 Eylül’de düzenlenen sanayici ve iş insanları toplantısında konuşan Dissanayake, kendi hükümeti döneminde yerli ve yabancı yatırımcıların kâr etmeye yönelik çıkarlarının tam olarak korunacağını taahhüt etti ve NPP/JVP hükümetinin IMF programını reddetmeyeceği konusunda güvence verdi.

JVP’nin egemen sınıfın bazı kesimlerinin desteğine sahip olduğunun bir başka işareti olarak, görevden ayrılan Devlet Başkanı Wickremesinghe, Dissanayake’yi tebrik etmekte gecikmedi ve “Başkanım” diye hitap ettiği siyasetçinin “Sri Lanka’yı sürekli büyüme ve istikrar yolunda ilerleteceğinden emin olduğunu” söyledi. Wickremesinghe kampanya sırasında NPP liderliğindeki bir hükümetin ekonomiyi çökerteceği uyarısında bulunmuş olsa da, Dissanayake’yi onaylaması bir JVP hükümetinin uluslararası mali sermayenin talepleriyle çelişen seçim vaatlerini hızla terk edeceğinin bilincinde olduğunun göstergesidir.

“Anti-emperyalist” demagojisini uzun zaman önce terk etmiş olan JVP/NPP, aynı zamanda, adanın ABD önderliğinde Çin ile cepheleşme ve savaş yönelimine entegrasyonunu sürdürecektir. Dissanayake, ABD Büyükelçisi Julie Chung ile birkaç kez bir araya geldi. Chung, 2022 ayaklanmasının ortasında JVP ofisini ziyaret etmişti. ABD’nin çıkarlarının korunacağı konusunda açıkça güvence verilen Chung, JVP’nin halk arasında yankı uyandıran “önemli bir parti” olduğunu ilan etti.

JVP’nin dış politikadaki uyumunun bir başka işareti olarak, Dissanayake, Sri Lanka’nın stratejik önemini vurgulayan ve ada ile işbirliğini güçlendirmeyi dört gözle beklediğini açıklayan sağcı Hindistan Başbakanı Narenda Modi tarafından da tebrik edildi.  Seçim öncesinde Dissanayake, ABD’nin Çin’e karşı savaş yöneliminde önemli bir stratejik ortak olan Hindistan’ı ziyaret ederek Yeni Delhi’ye JVP’nin de aynı görüşte olduğuna dair güvence vermişti.

Dissanayake, Pazar akşamı yaptığı ulusa sesleniş konuşmasında, JVP’nin iş dünyası ve emperyalizm yanlısı yönelimini gizlemek ve kapitalizm yanlısı politikalarına yönelik her türlü muhalefeti gayrimeşru hale getirmek amacıyla ulusal birlik çağrısında bulundu. Dissanayake “Bana oy veren ya da vermeyen herkes bu ülkeyi ileriye götürme sorumluluğuna sahiptir,” dedi.

Daha da önemlisi, adanın Tamil ve Müslüman azınlıkları JVP/NPP’ye derin bir şüphe ve açık bir düşmanlıktan başka bir gözle bakmamaktadır. JVP Sinhala şovenizmine batmış ve ayrılıkçı Tamil Eelam Kurtuluş Kaplanlarına (LTTE) karşı 26 yıl süren feci toplulukçu savaşın ateşli bir destekçisi olmuştur. Ordunun -2009’da savaşın son aylarında on binlerce Tamil sivili katletmesi de dahil olmak üzere- işlediği savaş suçlarını savunmuştur. Dissanayake adanın Tamil çoğunluklu Kuzey ve Doğu bölgelerinde oyların sadece yüzde 10’unu ya da daha azını alabildi.

Dahası, adanın diğer bölgelerinde JVP/NPP’ye verilen yaygın destek, yaşam koşulları kötüleştiğinde emekçi kitleler Dissanayake’nin vaatlerinin bir yalanlar yumağı olduğunu anladıkça hızla buharlaşacaktır. Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP), Wickremesinghe gibi JVP/NPP’nin de grev ve protestoların kaçınılmaz olarak yeniden başlamasını bastırmak için polis devleti önlemlerine başvuracağı uyarısında bulunuyor. NPP, kendi hükümeti altında baskıcı adımlara hazırlık olarak emekli asker ve polis memurlarından oluşan birlikler kurmaktadır.

İşçiler ve gençler 1980’lerin sonunda JVP’nin Hindistan-Sri Lanka Anlaşması’na karşı gerici milliyetçi kampanyasını yüzlerce siyasi muhalifin, sendikacının ve işçinin öldürülmesiyle desteklediğini hatırlamalıdır. JVP Hindistan-Sri Lanka Anlaşması’na “Hint emperyalizmi”ni kınama temelinde karşı çıkmıştı ancak şimdi bunu terk etti. Bununla birlikte, Dissanayake, hükümetinin politikalarına yönelik herhangi bir kitle hareketini bölüp rayından çıkarmak için, JVP’nin siyasi DNA’sına derinlemesine işlemiş olan Tamil karşıtı şovenizme başvurmaktan çekinmeyecektir.

Göreve gelmeye hazırlanan Dissanayake, “yetki” sahibi bir hükümet istediği için kısa süre içinde parlamentoyu feshedeceğini ve milletvekili seçimlerine gideceğini belirtti. Şu anda JVP/NPP 225 sandalyeli parlamentoda sadece üç sandalyeye sahip. Dissanayake, açıkça, IMF kemer sıkma gündemini acımasızca uygulamadan önce konumunu güçlendirmek için erken seçim istiyor.

Dissanayake’nin seçilmesi, adanın muazzam bir siyasi değişim içinde olduğunu göstermektedir. 2022 ayaklanmasında gündeme gelen meselelerin hiçbiri çözülmemiştir ve bunların JVP liderliğindeki bir hükümet altında çözülmesi de mümkün değildir. Gerçekten de halkın öfkesi IMF’nin kemer sıkma politikalarına karşı yapılan grev ve protestolarda tekrar tekrar ortaya çıkmıştır. JVP ve ona bağlı sendikaların muhalefeti sınırlama ve bastırmadaki kilit rolü, kuşkusuz egemen sınıfın Dissanayake’ye yönelmesinin bir nedenidir.

Ancak 2022’de olduğu üzere, emekçilerin milyonlar halinde Rajapakse hükümetine defalarca meydan okuduğu zaman olduğu gibi, kitleler Dissanayake hükümetiyle er ya da geç karşı karşıya gelecektir. SEP, işçi sınıfını gerçek bir devrimci sosyalist ve enternasyonalist program temelinde önümüzdeki sınıf mücadelelerine hazırlamak için devlet başkanlığı seçimlerinde Pani Wijesiriwardena’yı aday gösterdi.

Wijesiriwardena işçileri ve gençleri, acil ihtiyaçlarının ya da yaklaşmakta olan dünya savaşı tehlikesinin kapitalizm altında ya da parlamento aracılığıyla çözüme kavuşturulamayacağı konusunda uyardı ve işçi sınıfı için artık acil bir gereklilik haline gelen bir strateji geliştirdi. Her türlü milliyetçiliği ve toplulukçuluğu kesin bir dille reddeden SEP, sosyalizm uğruna mücadele etmek üzere Sri Lanka’da, Güney Asya’da ve dünya çapında işçi sınıfının bağımsız ve birleşik bir hareketinin inşa edilmesi gerektiğini vurguladı.

SEP, tüm kapitalist partilerden ve onların sendikalarından bağımsız olarak, her fabrikada, işyerinde, plantasyonda, mahallede ve kır yoksulları arasında işçilerin eylem komitelerinin inşa edilmesi çağrısı yapıyor. SEP, bu eylem komitelerinin temsilcilerine dayanan, işçilerden ve kırsal kitlelerden oluşan bir Demokratik ve Sosyalist Kongre toplanmasını savunuyor. Bunun amacı, burjuva egemenliğini yıkmak ve sosyalist politikaları uygulayacak bir işçi-köylü hükümeti kurmak üzere, kır yoksullarını arkasında toplayan işçi sınıfının bağımsız bir siyasi hareketini geliştirmektir.

Wijesiriwardena, 38 adayın yarıştığı seçimlerde 4.410 oy aldı. Seçmenlerin SEP’e oy vermek için başlıca adayların yanı sıra çeşitli sahte sol örgütlerin adaylarını da reddetmek zorunda olması, işçilerin ve gençlerin sosyalist ve enternasyonalist perspektife dayanarak sınıf bilinciyle bir karar verdiklerini göstermektedir. Ancak şimdi gerekli olan, bu seçmenlerin her birinin ve diğerlerinin mevcut siyasi krizin büyüklüğünü ciddi bir şekilde düşünmesi ve SEP’in eylem komiteleri kurma ve emekçilerin karşı karşıya olduğu felaketlere sosyalist bir çözüm uğruna mücadele etmenin aracı olarak partiye katılma çağrısını benimsemesidir.

Loading