Savaş karşıtlarının sindirilmesine izin vermeyin! Otobüs şoförü Andy Niklaus’u Berlin Ulaşım Şirketi’ne karşı savunun!

Andy Niklaus Berlin’de otobüs şoförü olarak 33 yıldır Berlin Ulaşım Şirketi (BVG) bünyesinde çalışmaktadır. Kendisi bir savaş karşıtı ve Sosyalist Eşitlik Partisi (SGP) üyesi bir sosyalisttir. Bir videoda Gazze’deki soykırıma karşı çıktığı ve kötüleşen çalışma koşullarına karşı mücadelenin savaşa karşı mücadeleyle ilişkilendirilmesi çağrısında bulunduğu için BVG tarafından işten uzaklaştırıldı.

Andy Niklaus (sağda) Nisan 2019’da grevdeki iş arkadaşları birlikte

Bu yılın ilkbaharında İsrail’in Gazze’yi bombalamasına karşı birçok gösteri düzenlendi. Berlin Humboldt Üniversitesi’nde soykırımı protesto eden öğrencilerin Berlin polisi tarafından acımasızca saldırıya uğraması ve gözaltına alınmasının ardından Niklaus öğrencilere destek çağrısında bulunan bir video yayınladı.

Niklaus, BVG’deki iş arkadaşlarını ve tüm işçileri askeri terör ve soykırıma karşı mücadelelerinde öğrencileri desteklemeye çağırdı. Gazze’deki Filistinlilere yönelik soykırımın, Alman hükümetinin hızlı askeri silahlanmasından ve NATO’nun Rusya’ya karşı yürüttüğü savaşa verdiği aktif destekten ayrılamayacağını vurguladı.

Niklaus, savaş ile sosyal saldırılar arasındaki bağlantıyı ve yeniden silahlanma ve silah sevkiyatının bedelinin işçi sınıfına ödetileceği gerçeğini gündeme getirdi. Bu nedenle savaşa ve soykırıma karşı mücadelenin kapitalizme ve sömürüye karşı mücadeleyi gerektirdiğini belirterek şöyle diyordu: “Buna karşı mücadele etmek için, yıkıcı ve felç edici sendikal politikaya karşı bağımsız taban komitelerinde örgütlenmeliyiz.”

Sadece Verdi’nin (Birleşik Hizmet İşleri Sendikası) ve diğer tüm sendikaların milliyetçi ve kapitalizm yanlısı politikalarına karşı mücadele ederek savaşa ve sömürüye karşı dünya çapında bir hareket inşa etmek mümkün olacağını ifade eden Niklaus, kapitalizmin reforme edilemeyeceğini; “kâr ve savaşa göre değil, insan ihtiyaçlarına göre örgütlenmiş” sosyalist bir toplumun kurulması gerektiğini vurguladı.

Video coşkulu bir tepkiyle karşılandı ve birkaç saat içinde binlerce kez izlendi ve beğenildi. Birçok işçi videoya yorum yaparak Niklaus’a “güçlü” ve “cesur” ifadeleri için teşekkür etti ve dayanışma duygularını ifade etti.

İki gün sonra, 27 Mayıs’ta BVG, Niklaus’a BVG’deki görevinden derhal uzaklaştırıldığını bildiren bir mektup gönderdi. Mektupta BVG şunları belirtiyordu:

Hem görev başında hem de görev dışında şirketin itibarını tehlikeye atmayacak şekilde davranmakla yükümlüsünüz ve şirketin itibarına ve standartlarına uygun bir şekilde hareket etmelisiniz. Kamuoyuna siyasi açıklamalar yapmaktan kaçınmalısınız.

Niklaus’tan video içeriği hakkında iki gün içinde “ayrıntılı ve yazılı” bir açıklama yapması istendi. BVG tehditkâr bir şekilde şunları söylüyordu: “İhtiyati bir tedbir olarak, açıklamanın içeriğine bağlı olarak iş hukuku tedbirlerinin alınıp alınmayacağına veya hangilerinin alınacağına karar verileceğini belirtmek isteriz.”

Niklaus’un “kamuoyuna siyasi açıklamalar yapmaktan kaçınması” talebi son derece vahimdir. BVG, işçilerinin temel hakları olan siyasi ifade özgürlüğünü kullanmalarını yasaklamaya ve onları susturmaya cüret etmektedir.

Andy Niklaus boyun eğmeyi reddetti. Kendisini temsil etmesi için saygın bir hukuk bürosunu görevlendirdi ve sürenin uzatılmasını sağladı. Ardından avukat, mektubunda, Niklaus’un tüm sözlerinin temel ifade özgürlüğü hakkı tarafından korunduğunu açıkladı. Anayasa ve temel demokratik hakların işyerlerinde tüm işçiler için geçerli olduğuna dair bir yüksek mahkeme kararına atıfta bulundu.

Bunun üzerine BVG’nin hukuk departmanı işten uzaklaştırma kararını geri çekti ancak bir uyarı yaptı. BVG’nin hukuk departmanı bu tedbiri artık esaslı bir eleştiri ya da “kamuoyuna siyasi açıklamalara” yönelik genel bir yasakla gerekçelendirmedi, sadece açıklamaların iş kıyafetleriyle ve BVG otobüslerinin önünde yapılmış olmasını eleştirdi. BVG, uyarının personel dosyasından çıkarılması yönündeki yasal talebe uymadı.

Andy Niklaus’un bu sindirme girişimine karşı koymuş olması oldukça önemlidir. BVG yönetimi bu durumdan son derece endişelidir. İşçilerin, otobüs hatlarının kademeli olarak özelleştirilmesiyle çalışma koşullarının sürekli kötüleşmesine karşı çıkan muhalefetinin, savaşa ve ordunun yeniden silahlanmasına karşı büyüyen muhalefetle birleşmesinden ve toplu taşıma şirketine ve Alman hükümetine karşı bir başkaldırı hareketi başlatmasından korkuyor.

Yönetim, BVG çalışanlarının ve diğer tüm ulaşım işçilerinin büyük mücadele gücünün farkındadır. Toplu taşıma işçilerinin ortak bir grevinin başkenti çok kısa bir süre içinde felç edebileceğini ve Berlin’de fiili bir genel grevi tetikleyebileceğini çok iyi biliyorlar. Bu nedenle çalışma koşullarının kötüleşmesine, savaşa ve soykırıma karşı ses çıkarmaya ve bunları protesto etmeye cesaret eden herkesi disiplin cezaları ve işten çıkarma ile tehdit ederek sindirmeye çalışıyorlar.

12 Temmuz’da bir tramvay sürücüsü change.org’da yayınladığı ve Berliner Zeitung gazetesinde de yayımlanan bir dilekçenin ardından işten çıkarıldı. Dilekçede Verdi’nin sözleşme anlaşmasını eleştiriyor ve direniş çağrısında bulunuyordu. İşçinin change.org’daki çağrısı şu sözlerle başlıyordu: “Birçok şoförün ve bu dilekçenin yazarının görüşüne göre, Verdi pazarlık komisyonu ve BVG yöneticisi tarafından talep edilen 2024 sözleşmesi, ulaşım hizmetinin bozulmasını temsil etmektedir.”

Birkaç gün içinde 1.400’den fazla BVG çalışanı dilekçeyi destekledi. Sonuç olarak, 15 yıldır şirkette çalışan, üç çocuk babası dilekçe sahibi derhal işten çıkarıldı. Ancak gözünün korkutulmasına izin vermedi ve işten çıkarılmaya karşı yasal yollara başvurdu. BVG personel konseyi ise işten çıkarmaya itiraz etmeyerek işten çıkarmayı mümkün kıldı.

Bir başka çalışanın arabası için şirket binasında park yeri verilmedi. Gerekçe olarak da arabasına yapıştırılan Filistin bayrağının yasal hüküm ve düzenlemeleri ihlal ettiği gösterildi.

Andy Niklaus’un çağrısını desteklemek ve BVG’de halihazırda var olan bağımsız taban komitesini inşa etmeye devam etmek hayati önem taşımaktadır. Direniş ancak bu şekilde güçlenebilir ve ciddi, ortak bir mücadeleye dönüşebilir.

  • Andy’ye Whatsapp üzerinden +4917641685811 numarasından dayanışma selamlarınızı gönderin ve özelleştirme, ücret kesintileri ve sosyal kesintilere karşı direnişi soykırım ve savaşa karşı büyüyen muhalefetle birleştirme mücadelesini destekleyin!
  • Kendi deneyimlerinizi bizimle paylaşın! Kemer sıkma önlemlerinin, sosyal kesintilerin ve artan işçi eylemlerinin bölgenizdeki çalışma koşulları üzerindeki etkilerini, çalışanların ve yolcuların güvenliği açısından sonuçlarını anlatın!

Taban komitesi, Verdi yetkilileri ve BVG yönetiminin yanı sıra Senato ve Federal Meclis partileri arasında var olan yakın işbirliğini -yolsuzluk bataklığını söylemeye bile gerek yok- teşhir ediyor.

Kötü çalışma koşulları, katlanılması zor vardiyalar, sürekli artan iş stresi, yeni çalışanlar için düşük ücretler - bunların hepsi Verdi tarafından onaylanmıştır. Sendikanın denetim kurulu ve iş konseyindeki görevlileri yönetim danışmanı gibi hareket etmekte ve rekabeti iyileştirmek, yani kârları arttırmak adına rasyonalizasyon programlarını desteklemektedir.

BVG’deki durum her geçen hafta daha da katlanılamaz hale geliyor. Binlerce şoför ve teknik personel istihdamı doldurulamıyor çünkü kimse düşük ücret karşılığında bu strese katlanmak istemiyor. Toplu taşımayı işler halde tutmak için ellerinden geleni yapanlar ise giderek daha fazla hastalanıyor.

Birkaç ay önce bir BVG personel konseyi üyesi Berliner Zeitung’a şunları söyledi: “hastalık oranı eskiden yüzde 6,5 idi, korona döneminin ortasında yüzde 8,5 civarındaydı. Şu anda resmi olarak yüzde 12 ile 13 arasında. Örneğin geçtiğimiz Aralık ayında bu oran yüzde 20’nin üzerine çıktı. Bir gün, Hof Britz’deki 572 çalışanın 150’den fazlası hastaydı. Bu bir rekor!”

Verdi’nin her türlü ciddi ve etkili grev ve işçi mücadelesini bastırdığı koşullarda, giderek daha fazla sayıda işçi kendi başının çaresine bakmak zorunda kalıyor. Hafta başında elliden fazla metro sürücüsü, tahammül edilemez çalışma koşullarının sonuçlarını yönetime göstermek için topluca hasta olduklarını bildirdiler.

Yerel toplu taşıma da dahil olmak üzere kamu hizmetlerini özelleştiren ve kârları arttırmak için kesintilere giden aynı partiler, yeniden silahlanma ve savaş hazırlıklarını da pervasızca sürdürüyorlar. Alman hükümeti, NATO’nun Rusya’ya karşı savaşı için Kiev’e diğer tüm Avrupa ülkelerinden daha fazla tank, ağır silah ve daha fazla para sağlamakla övünüyor. Savunma Bakanı Pistorius (SPD), Rusya’nın dünyanın ikinci büyük nükleer gücü olmasına rağmen, Moskova’ya da ulaşabilecek silahların kullanılması çağrısında bulunuyor.

Alman hükümeti, Verdi ve BVG yönetim kurulu, silahlanma ve savaşın bedelini işçilerin ödeme gerektiği konusunda hemfikirdir. Verdi Ulusal Başkanı Frank Werneke, geçen yıl Eylül ayında yapılan son Verdi kongresinde, “Ben kesinlikle [Bundeswehr için] özel bir fon oluşturulmasından yanayım. Bu gerekli ve 100 milyar avro muhtemelen yeterli olmayacaktır,” diyordu.

Bir üçüncü dünya savaşı tehlikesi hiç bu kadar büyük olmamıştı. Bu nedenle daha yüksek ücretler ve daha iyi çalışma koşulları için mücadeleyi savaşa, soykırıma ve silahlanmaya karşı mücadele ile birleştirmek acilen gereklidir.

Andy Niklaus’un videosunda çağrıda bulunduğu ve Berlin’deki Ulaşım İşçileri Taban Komitesi’nin temel talebi budur.

Bu nedenle: Taban komitesinin inşasında yer alın! Şimdi dahil olma zamanı!

WhatsApp’tan bize ulaşın: +491633378340.

18 Eylül 2024

Loading