Perspektif

ABD Yüksek Mahkemesi, Trump’ın toplu sınır dışı işlemlerine yeşil ışık yaktı: Demokratik haklara faşizan bir saldırı

ABD Yüksek Mahkemesi’nin Pazartesi gecesi Trump yönetiminin Yabancı Düşmanlar Yasası kapsamında sınır dışı işlemlerine devam etmesine izin veren kararı, ABD’nin anayasal yapısının çöküşünde bir dönüm noktasıdır. Karar görünüşte teknik bir meseleyle ilgili olsa da bunun pratik ve siyasi sonuçları açıktır. Yüksek Mahkeme, 4’e karşı 5 oyla aldığı kararla, Beyaz Saray tarafından emredilen ve Amerikan vatandaşlarının ele geçirilmesini de içeren toplu kaçırma ve sınır dışı etme işlemlerine yeşil ışık yakmıştır.

Hapishane gardiyanları ABD'den sınır dışı edilen kişileri 16 Mart 2025 Pazar günü El Salvador, Tecoluca'daki Terör Hapishanesi'ne (CECOT) naklediyor. (AP aracılığıyla El Salvador başkanlık basın ofisi) [AP Photo]

Kararın önemi, Yargıç Sonia Sotomayor tarafından yazılan ve Yargıç Elena Kagan ve Ketanji Brown Jackson’ın da katıldığı sert bir muhalefet şerhinde ortaya kondu. Muhalefet şerhinde, hükümetin Tren de Aragua çetesi üyesi olarak nitelendirdiği herkesi sınır dışı edebileceği ve “hata yapsa bile bu kişileri gönderdiği El Salvador hapishanelerinden geri alamayacağı” yönündeki görüşüne dikkat çekildi.

Sotomayor şöyle yazdı:

Hükümetin tutumunun anlamı, sadece vatandaş olmayanların değil, aynı zamanda Birleşik Devletler vatandaşlarının da sokaklardan toplanabileceği, uçaklara zorla bindirilebileceği ve yabancı hapishanelere kapatılabileceğidir. Sınır dışı edilmeden önce hukuka aykırı bir şekilde yargı denetimi reddedilirse, telafi fırsatı bulunmayacaktır. Tarih bu tür kanunsuz rejimlere yabancı değildir ancak bu Ulus’un kanunlar sistemi bunların yükselişini mümkün kılmak için değil, önlemek için tasarlanmıştır.

Yani, Yüksek Mahkeme’deki seçilmemiş faşistlerden oluşan beşli çete, bir başkanlık diktatörlüğüne onay mührü vurmuştur.

İmzasız, dört sayfalık karar hiçbir gerçek hukuki argüman içermemektedir. Sadece ABD Bölge Mahkemesi Yargıcı James Boasberg’in Yabancı Düşmanlar Yasası uyarınca sınır dışı edilmeleri durduran iki kararını iptal etmekte ve hükümetin eylemlerine yönelik itirazların Washington D.C.’de değil Teksas’ta yapılması gerektiğini ilan etmektedir.

Karar, faşist rejimler altında mahkemeler tarafından çıkarılan görünüşte yasal kararnameleri hatırlatmaktadır. Aradaki fark, 1933-34’teki Hitler’in aksine, Trump’ın sokaklarda kitlesel bir faşist hareketten yoksun olmasıdır. Bunun yerine o, kapitalist devlet mekanizmaları aracılığıyla, mahkemelerin ve her iki şirket partisinin desteği ya da suç ortaklığıyla yönetiyor.

Trump kararı hemen “AMERİKA’DA ADALET İÇİN BÜYÜK BİR GÜN!” diyerek kutladı. Faşist danışmanı Stephen Miller da (hepsi büyük harflerle) şunu ilan etti: “YABANCI DÜŞMANLAR YASASI ŞİMDİ TAM OLARAK YÜRÜRLÜKTE. YABANCI TERÖRİSTLER TUTUKLANACAK VE SINIR DIŞI EDİLECEKLER.”

Karar, Trump yönetiminin 14 Mart’ta Yabancı Düşmanlar Yasası’nı yürürlüğe koymasının ardından attığı adımlarla ilgilidir. Söz konusu kararname, çoğunluğu Venezuelalı yüzlerce göçmenin El Salvador’daki maksimum güvenlikli bir cezaevine nakledilmesi için kullanılmıştı. Bu cezaevi, ABD vatandaşlarını da tutuklamaya hazır olduğunu daha önce ifade etmiş olan faşist Salvador Devlet Başkanı Nayib Bukele’nin kontrolü altındadır. Trump bu sınır dışı işlemlerini haklı göstermek için Venezuela hükümetiyle bağlantılı olduğu iddia edilen bir çetenin ABD’yi “istila” ettiğini öne sürdü.

Yönetim, Yargıç Boasberg’in sınır dışı işlemlerinin durdurulması ve halihazırda havada olan uçakların geri döndürülmesi kararını açıkça hiçe sayarak 200’den fazla kişiyi sınır dışı etti. Sınır dışı işlemlerinin gerçekleştiği koşulları değerlendiren Yargıç Sotomayor şunları belirtti:

Hükümet, düzinelerce göçmeni bildirimde bulunmadan veya duruşma fırsatı vermeden sınır dışı etmek için gizli bir operasyon yürütmüştür.

Sotomayor, Yüksek Mahkeme’nin, Boasberg’in daha fazla sınır dışı işlemine karşı getirdiği geçici kısıtlama kararını iptal ederek, hükümetin yasa dışı eylemlerini “ödüllendirdiğini” ve “Yargılanma Hakkı Maddesi’nin en temel korumalarını ihlal eden” sınır dışı işlemlerine izin verdiğini yazdı.

Yargıç Jackson, ayrı bir açıklamada, mahkemenin tam duruşmaları atlatmak için acil durum gündemini kullanmasını kınayarak şöyle yazdı: “Geçmişte olduğu gibi şimdi de yanıldık ve bunun benzer şekilde yıkıcı sonuçları var.” Jackson, kararı, Japonya kökenli Amerikalıların enterne edilmesini onaylayan 1944 tarihli meşhur Korematsu kararıyla karşılaştırarak şunları yazdı:

Mahkeme en azından geçmişte yanlış yaptığında, gelecek nesillerin nasıl yanlış yaptığını görebilmesi için bir kayıt bırakıyordu... Görünüşe göre artık bununla yüzleşmeye daha az istekliyiz.

Bu karar, bir başkanlık diktatörlüğü kurmaya yönelik kapsamlı bir komplonun parçasıdır; mahkemenin Trump - Birleşik Devletler davasında başkana -potansiyel olarak askeri darbe başlatmak, rüşvet kabul etmek veya siyasi suikast emri vermek de dahil olmak üzere- tüm “resmi eylemler” için kovuşturmadan muafiyet tanıyan kararından sadece bir yıl sonra geldi.

Göreve gelmesinin üzerinden üç aydan kısa bir süre geçen Trump, Yabancı Düşmanlar Yasası kapsamında gerçekleştirdiği kitlesel sınır dışı işlemlerinin yanı sıra, Anayasa’daki Birinci Değişiklik’te yer alan ifade özgürlüğü ve siyasi ifade korumalarına yönelik kapsamlı bir saldırı yaptı. Gazze’deki soykırıma karşı çıktıkları için Mahmoud Khalil ve Rümeysa Öztürk gibi öğrenciler tutuklandı. Cornell Üniversitesi’nde doktora adayı olan Momodou Taal, Trump’ın kararnamelerine karşı çıktıktan sonra ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. “Yakala ve iptal et” gözetim ve sınır dışı etme programı kapsamında ülke çapında yüzlerce öğrencinin vizesi iptal edildi.

Bir Amerikan vatandaşının -bir avukat, bir gazeteci, hatta bir Kongre üyesi- yakalanıp hapsedilmesine ne kadar kaldı? Doğrusu, Savunma Bakanı ve İç Güvenlik Bakanı’nın Ayaklanma Yasası’nın uygulanmasına ilişkin tavsiyelerini sunmaları için 20 Ocak tarihli kararnameyle belirlenen son tarihe iki haftadan az bir süre kalmıştır. Böylece ordunun ülke içinde konuşlandırılmasına ve fiilen sıkıyönetim uygulanmasına olanak yaratılabilir.

Yüksek Mahkeme’nin kararı, Trump’ın münferit bir figür olarak değil, yozlaşmış ve sabıkalı bir kapitalist oligarşinin temsilcisi olarak hareket ettiğini açıkça ortaya koymaktadır. Trump yönetimi, sosyal programların yok edilmesi, federal işçilerin kitlesel olarak işten çıkarılması, zenginler için trilyonlarca vergi indirimi ve kapitalist sömürü üzerindeki tüm kısıtlamaların ortadan kaldırılması yoluyla işçi sınıfına karşı bir savaş yürüten Elon Musk ve Jeff Bezos gibi milyarderlerin yürütme aracıdır.

Nitekim Yüksek Mahkeme, Yabancı Düşmanlar Yasası ile ilgili kararının ertesi günü, 2’ye karşı 7 oyla alınan bir kararla, Trump yönetiminin dünyanın en zengin kişisi olan Elon Musk’ın ve onun Devlet Verimlilik Dairesi’nin (DOGE) talimatıyla deneme süresinde işten çıkarılan 16.000’den fazla çalışanı yeniden işe almasını gerektirecek bir kararın yürütmesini durdurdu.

Demokratik Parti’nin hiçbiri muhalefeti söz konusu değildir. Trump’ın saldırıları karşısında ya suç ortağıdır ve/veya korkakça davranmaktadır. Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer ya da Temsilciler Meclisi Azınlık Lideri Hakeem Jeffries’in yanı sıra “bağımsız” Vermont Senatörü Bernie Sanders veya Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) üyesi Alexandria Ocasio-Cortez’den Yüksek Mahkeme kararına dair hiçbir açıklama gelmedi.

Temsilciler Meclisi ve Senato’nun yargı komisyonlarında yer alan bazı Demokratlar, kararda yer alan, sınır dışı edilmek üzere yakalanan kişilerin ihzar müzekkeresi (habeas corpus) dilekçesi verme hakkına sahip olduğu iddiasına odaklanan bir açıklama yaptı. Açıklama, “Yönetimin Mahkeme’nin kararına uymasını sağlamak için durumu yakından takip edeceğiz...” şeklindeki boş beyanla sona eriyordu.

Trump’ın göreve gelmesinden bu yana geçen 11 hafta içinde Demokratlar, yönetimin faşist politikalarına karşı muhalefeti etkisiz hale getirmeye çalıştılar. Demokratlar geçen ay Cumhuriyetçilerin hükümeti finanse etme tasarısının geçmesini sağladılar ve geçen hafta Gazze’deki soykırımını sürdürmesi için İsrail’e milyarlarca dolarlık silah gönderilmesi yönünde oy kullandılar.

Şirket medyası ise olup bitenlerin büyüklüğünü örtbas etmekte suç ortağıdır. Yüksek Mahkeme kararı, bunun geniş ve uğursuz sonuçlarını örtbas etmeyi amaçlayan sıradan haberlerle karşılandı.

Başkanlık diktatörlüğü kurma çabasına karşı geniş bir halk muhalefeti söz konusudur. Trump’ın başkanlığının henüz ilk haftalarında büyük ölçüde kendiliğinden gelişen ve ABD genelinde milyonlarca insanın katıldığı 5 Nisan protestoları, Demokratik Parti ve şirket medyası tarafından desteklenen, Trump’ın her şeye kadir ve meydan okunamaz bir figür olduğu söylemini yerle bir etmiştir.

İşçiler, gençler ve emekliler, Trump’ın polis devleti önlemlerine, istihdam ve sosyal programlara yönelik saldırılarına ve soykırım ve savaşa verdiği desteğe karşı olduklarını göstermek için ülkenin dört bir yanında sokaklara döküldüler. Birçok kişi Demokratların, sendika bürokrasisinin ve yargı sisteminin suç ortaklığını kınadı ve bu hükümeti ve temsil ettiği şirket oligarşisini durdurmak için harekete geçilmesini talep etti.

Gösterilerin medya tarafından küçümsenmesi ya da tamamen görmezden gelinmesi, egemen sınıfın tabandan kitlesel bir muhalefetin ortaya çıkmasından duyduğu derin kaygının bir ifadesidir. Bu sansür, aşağıdan bir başkaldırı tehlikesinin farkında olan Trump ve Yüksek Mahkeme’deki işbirlikçilerini, faşist bir diktatörlüğün inşasını hızlandırmak üzere cesaretlendirmiştir.

Muhalefet bilinçli bir siyasi harekete dönüştürülmelidir. Bu muhalefet; barbarlığa doğru inişi durdurabilecek ve toplumu demokratik ve eşitlikçi bir temelde dönüştürebilecek tek toplumsal güç olan işçi sınıfından gelmelidir.

Mahkemeler, Demokratik Parti ya da sendikal aygıt, barbarlığa gidişi durdurmayacaktır. Kapitalist oligarşinin karşıdevrimini ancak bağımsız bir şekilde örgütlenmiş ve sosyalist bir programla donanmış işçi sınıfı yenilgiye uğratabilir.

Sosyalist Eşitlik Partisi, işçi sınıfının faşizme ve savaşa doğru gidişi durdurmak için ihtiyaç duyduğu devrimci önderliği inşa etmek üzere mücadele ediyor. Acil görev, Trump’ın diktatörlüğüne karşı geniş ve büyüyen muhalefeti kapitalist sisteme karşı bilinçli bir siyasi harekete dönüştürmektir.