WSWS’nin Marksizmin tahrif edilmesine karşı verdiği mücadele

WSWS, sitenin 2 Ekim 2020’deki yeniden açılışı üzerine 25 Ekim’de düzenlenen çevrimiçi toplantıda DEUK’un önde gelen üyeleri ve WSWS’ye katkıda bulunanlar tarafından yapılan konuşmaları yayımlıyor. Aşağıdaki konuşma, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Fransa) lideri Alex Lantier tarafından yapıldı.

Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin yeniden açılmasını kutlamak, onun otoritesinin Marksizmin tahrif edilmesine karşı on yıllardır verilen amansız mücadele üzerine inşa edildiğini hatırlamak anlamına gelir.

WSWS, Stalinist bürokrasinin Sovyetler Birliği’ni dağıtmasından kısa süre sonra, 1998’de açıldı. Bu olay, uluslararası işçi sınıfının sosyalizm mücadelesinin sonu değildi. Aksine, Sovyetler Birliği’nin dağıtılması, Stalinizmin Troçki’ye ve Troçkist harekete karşı ileri sürdüğü “tek ülkede sosyalizm” ulusalcı perspektifini teşhir ediyordu.

WSWS’nin Marksist enternasyonalist perspektifi, onu, Stalinizm ile kimlik politikasının kaynaşmasına dayanan orta sınıf partiler katmanına karşıt bir yörüngeye oturttu. Egemen çevreler, bu tabakayı hiç durmadan “sol” olarak pazarladılar. Çağımızdaki siyasi yaşamın özellikle kafa karıştıran bir yönü şudur: Tam da bu sözde “sol” partilerin en fazla etkiye sahip olduğu zaman, işçiler en ağır yenilgilere uğruyorlar.

WSWS, işçilerin, bu siyasi eğilimlerin sınıf mücadelesindeki rolünü kavramaları açısından yeri doldurulamaz bir analiz ve perspektif kaynağıdır.

WSWS, 2000’lerde, bugün kâhince gibi görünen açıklamalarında, Ernesto Laclau ve Chantal Mouffe’nin “sol popülist” teorileri üzerine inşa edilen Yunanistan’daki Syriza gibi partilere veya Fransa’daki Yeni Anti-Kapitalist Parti’ye (NPA) karşı uyarıda bulunuyordu. NPA, Troçkizmin eski, alakasız ve Stalinist ve sosyal demokrat partilerle gereken ittifakların önünde bir engel olduğunu ileri sürüyordu.

WSWS’nin bu uyarıları, 21. yüzyılın ilk büyük devrimci işçi sınıfı deneyiminde doğrulandı: 2011 Tunus ve Mısır ayaklanmaları.

Mısır’daki sözde Devrimci Sosyalistler (RS) partisi, hem sosyalizme hem de devrime karşı çıktı. Önce askeri cuntanın, sonra İslamcı Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin ve son olarak da “isyancı” Tamarod hareketinin Mısır’da “demokratik alan” yaratacağına dair vaatleri pazarladı. Uluslararası medyanın da tanıtımını yaptığı RS, Tamarod’un diktatörü Abdülfettah El Sisi’nin kanlı bir darbe yapmasına yardım etmesinden sonra sessizliğe büründü.

NPA ise, Libya ve Suriye’de CIA destekli İslamcı milisler tarafından başlatılan emperyalist vekil savaşlarını “demokratik devrimler” diyerek sahtekârca alkışladı. Bu savaşlar, yüz binlerce insanın hayatına mal oldu ve milyonlarcasını da evlerini terk etmeye zorladı.

Bu partilerin rolünü tanımlamak ve açıklamak için, WSWS, sahte sol terimini geliştirdi. Sahte sol, “orta sınıfın ayrıcalıklı ve hali vakti yerinde kesimlerinin sosyoekonomik çıkarlarını ilerletmek için popülist sloganlar ve demokratik söylemler kullanan” güçlerdir, diye yazdık ve şu uyarıda bulunduk: Sahte sol, kapitalizmi destekler, sınıf mücadelesine karşı çıkar, felsefi akıldışıcılığı benimser ve yeni sömürgeci savaşları destekler.

Geçtiğimiz on yıl, bu değerlendirmenin doğruluğunu eksiksiz biçimde kanıtlamıştır.

Sahte sol partiler 2015’te Yunanistan’da Syriza’nın seçilmesini alkışlarken, yalnızca WSWS onun Avrupa Birliği’nin (AB) kemer sıkma programına son verme sözlerinin utanmaz yalanlar olduğu uyarısında bulunuyordu. Syriza, iktidardayken, AB’ye karşı Yunanistan’ı savunması için Avrupa işçi sınıfına hiçbir çağrıda bulunmadı. Bunun yerine, kemer sıkma üzerine “hayır” oyunun kesin biçimde kazandığı bir referandum düzenledikten sonra bile, milyarlarca avroluk kesintileri hayata geçirdi ve sığınmacılar için bir toplama kampları ağı kurdu.

Bugün, Syriza’nın İspanya’daki kardeş partisi Podemos iktidarda bulunuyor. Peki, sicili nasıl? Ordu ve polis için yapılan harcamaları artırdı, kemer sıkma politikası uyguladı ve İspanyol neo-faşistlerinin talep ettiği gibi Katalan siyasi tutsaklarının hapiste tutulmasını destekledi. Podemos’un COVID-19 politikası, sürü bağışıklığıdır.

Fransa’daki “sarı yelek” protestolarından Amerika’daki öğretmen ve otomotiv işçisi grevlerine kadar artan sınıf mücadelelerinin ortasında, sahte sol, işçilere her zamankinden daha düşmandır. Neredeyse, “Evet, biz sahte soluz!” diye ilan etmektedir.

Chantal Mouffe, 2018’de çıkan Bir Sol Popülizm İçin adlı kitabında devrimi reddetti. Orada, “Acilen gerekli olan şey, ... çeşitli demokratik direnişleri birleştiren bir ‘halk’ inşa etmeyi amaçlayan sol popülist bir stratejidir,” diye yazıyor ve ekliyordu: “Ben, bunun, liberal demokratik düzenden ‘devrimci’ bir kopuşu gerektirmediğini iddia ediyorum.”

Hatta Mouffe, “politikayı sermaye/emek çelişkisine indirgemeyi sürdürenlere ve sosyalist devrimin aracı olarak sunulan işçi sınıfına varoluşsal bir ayrıcalık atfedenlere” açıkça saldırıyordu.

Sahte sola karşı bizler, sosyalist devrimin öncü gücü olan uluslararası işçi sınıfına Marksist önderlik sunma mücadelesi verme suçunu kabul ediyoruz. Yeniden açılan WSWS, dünyanın dört bir yanındaki işçilere ve gençlere Marksist analiz ve tarihsel perspektif sunma konusunda eşi görülmemiş bir teknoloji sağlıyor. Bu, Marksizmin rönesansının ve Avrupa ve dünya genelinde sahte sola karşı Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin şubelerini inşa etmenin temelini oluşturuyor.

Loading