Sahte solcu savaş propagandasının siyasi anatomisi – I. Bölüm

A Road Unforeseen: Women Fight The Islamic State, yazarMeredith Tax.

Ağustos ayında yayımlanan savaş yanlısı bir propaganda kitabı, sansasyonel ve çoğu zaman yanlış haberleri İspanyol-Amerikan savaşına kamuoyu desteği sağlamayı amaçlayan William Randolph Hearst’ün sinik ve belki de uydurma ifadesini akla getiriyor: “Siz resimleri sunun, ben savaşı sunarım.”

Bu nükte, Meredith Tax’ın A Road Unforeseen: Women Fight The Islamic State (Öngörülmeyen Bir Yol: Kadınlar İslam Devleti ile Savaşıyor) adlı kitabına uygun düşmektedir. Tax’ın kitabı, sahte solcu bir savaş propagandasıdır.

Tax, 1960’ların sonlarında siyasi olarak aktif olan, Kültür Devrimi’nin genç bir hayranı olarak 1973’te Çin’i ziyaret eden ve o zamandan beri düzenli olarak Nation dergisi için yazan, anarşizme sempati duyan, kendini sosyalist ve feminist olarak tanımlayan bir kişidir. Ayrıca New York Times, Dissent, Foreign Affairs ve Uluslararası Sosyalist Örgüt’ün Britanya şubesi olan Sosyalist İşçi Partisi’nin dergisi Socialist Review’da makaleleri yayınlanmıştır.

Tax’in son kitabı, Ağustos 2016’da, ABD’nin savaş yönelimine “sol”dan destek oluşturmayı amaçlayan bir propaganda kampanyasının ortasında yayımlandı. Uluslararası Sosyalist Örgüt, Sosyalist Alternatif, Pablocu International Viewpoint ve başka gruplar tarafından yayımlanan bir dizi makalede, sahte sol, Suriye’de topyekûn bir savaş başlatma konusunda isteksiz olduğu iddiasıyla Obama yönetimine sağdan saldırıya geçti.

Sahte solun ABD müdahalesini “ilerici” olarak göstermek için kullandığı tüm yalanlar Tax’in kitabında birleştirilmiştir. Tax, önsözünde, ABD önderliğindeki savaşlara artan muhalefete bir yanıt olarak A Road Unforeseen’i yazmaya karar verdiğini açıklıyor:

“Bana göre, sabit fikirli bir şekilde ABD’ye odaklanma, emperyal narsizm kokuyor. Kimi solcular, nefret ettikleri neoconlar gibi, ABD’yi mutlak güce sahip görüyor – onlara göre, ABD ile savaşmayan herhangi bir halk hareketi ABD tarafından manipüle edilmektedir ve Amerikalıların endişelenmesi gereken tek şey kendi hükümetlerine karşı çıkmak olmalıdır. Şahsen ben, dünyada birden fazla “Şeytan İmparatorluğu” olduğunu düşünüyorum ve dayanışma olmadan anti-emperyalist eleştirinin yetersiz olduğu konusunda David Graeber ile aynı fikirdeyim. Bu, ilericilerin başka yerlerde destekledikleriyle aynı şeyleri –insan hakları, güçlü bir işçi hareketi, din ile siyasetin ayrılması, herkes için eşitlik, ırksal adalet, kadınların özgürlüğü, cinsiyete veya inanca göre ayrımcılığa son verilmesi– savunan insanları desteklemek ve yardım istediklerinde yardıma koşmak demektir.” (s. 18–19).

Tax’in ileri sürdüğü argümanlar, üst orta sınıf “sol” siyaset ile ABD emperyalizminin maddi amaçları arasındaki simbiyotik ilişkiyi göstermektedir. Kitap, savaş lehine argüman oluştururken postmodernist siyasi kategoriler (“ayrıcalık”, “kimlik”, “topluluk ekonomisi”, “erkek egemenliği” vb.) kullanıyor. Tax, Kürt milliyetçisi PKK’nin sağcı dönüşümünü bir model olarak savunuyor ve CIA, Amerikan hava kuvvetleri ve gelişmiş silahlar ile desteklenen PKK güdümündeki güçlerin “dünyaya demokrasi, eşitlik ve birlikte yaşama hakkında hayal kurmanın yeni yolarını gösterdiğini” (s. 35) ilan ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin rolünün aklanması

Tax, ABD müdahalesinin “demokrasi, eşitlik ve birlikte yaşama”yı ilerleteceği iddiasını desteklemek için, ABD emperyalizminin son 25 yıldaki rolünün dürüst olmayan bir resmini çiziyor.

Tax, kitabının alt bölümlerinden birine “Irak: Sonunda Özgür” başlığını vermiş. Bu bölümde, Amerikan emperyalizminin yarattığı ve 1991 Körfez Savaşı’na kadar uzanan tahribat, genel olarak Irak için, özel olarak da kadınlar ve Kürt azınlık için ileriye doğru bir adım olarak sunuluyor.

“Iraklı Kürtler, 1991’de uçuşa yasak bölgenin gelmesiyle, tarihlerinde ilk kez kendilerini nasıl yöneteceklerini düşünmek için nefes alabildiler.” (s. 93) ABD, bu uçuşa yasak bölgeyi “başka bir Kürt soykırımını önlemek umuduyla” uygulamış ve insani nedenlerle Saddam Hüseyin'i “durdurmak için bir koalisyon” kurmuş (s. 49)

“ABD 1998 yılına kadar [Irak’ın Kürt bölgelerindeki savaşla ilgili] sağlam bir barış anlaşması düzenleyemedi. Ve ABD’nin Irak’ı istila etmesine ve 2003’te Saddam Hüseyin’in düşmesine kadar Kürt ekonomisi yaşayabilir hale gelemedi.” (s. 95)

2003 istilası bazı “aptalca varsayımlara” dayandırılmış olsa da, nihayetinde savaş, Kürt özerkliğinin gelişmesinin temellerini atmıştı. “Sürekli savaşlar durunca, kadınların feminist bir hareket yaratmak için yeterli manevra alanı oldu.” (s. 97) “Savaştan ortaya çıkardıkları da korkunç” olsa da, “BM yaptırımları sona ermişti ve ekonomi canlanıyordu.” (s. 96)

Tax bir Kürt aktivistten şu alıntıyı yapıyor: “Diktatörlük sonrası dönemde … askıya alınmış konuların ele alınması ve kenara itilen seslerin duyulması için siyasi alan açıldı.” (s. 97)

Tax, IŞİD’in yükselişiyle ilgili sonraki bir bölümde, ABD’nin Ortadoğu’daki rolünü yanlış taktikleri açısından eleştiriyor: “Amerikalı yetkililer daha akıllıca davranmış olsalardı, Irak’taki El Kaide bu kadar ilerleme kaydedemezdi.” (s. 206)

Tax, sağcı İslamcıların yükselişini “küresel kadın hareketinin başarısının” (s. 25) ürünü olarak açıklıyor. Tax, ABD’nin 1970’lerde ve 1980’lerde Sovyetler Birliği’ne karşı sağcı İslamcıları finanse etmekle suçlanabileceğini belli belirsiz bir şekilde söylese de, bunu IŞİD’in yükselişinin ana nedenlerinden biri olarak saymıyor. Nihayetinde Tax, IŞİD’in yükselişini psikoloji ve cinsiyet açısından açıklıyor. IŞİD’in yükselişini “kadınların istismarının kanlı bir spor haline gelebildiği daha şiddetli ve zorlayıcı erkek ayrıcalıkları iddialarına yol açan derin bir erkeklik krizine” (s. 24) bağlayan bir sosyoloğun görüşünü destekleyerek alıntı yapıyor.

Tax’in ABD’yi demokrasi ve kadın haklarının mükemmel olmasa da iyiliksever bir savunucusu olarak tasvir etmesi ve IŞİD’in yükselişinde ABD’nin oynadığı role sessiz kalması, ABD emperyalizminin son çeyrek yüzyıldır devam eden savaşla yarattığı yıkımı örtbas etmeyi amaçlamaktadır.

ABD, Birinci Körfez Savaşı’ndan Clinton yönetiminin 1990’ların ortasındaki yaptırımlarına, 1998 bombardıman harekâtından 2003 istilasına ve süregiden işgale kadar, 1 milyondan fazla Iraklı sivili öldürmüş, milyonlarcasını da evsizliğe ve yoksulluğa sürüklemiştir. ABD’li işgalciler, Iraklıları bölmek ve kanlı bir iç savaşı körüklemek için bilinçli olarak mezhepçi bir program benimsediler. Amerikan bankaları, şirketleri ve müteahhitleri ülkenin ulusal kaynaklarını yağmaladı ve ülkeyi yarı sömürge statüsüne indirdi.

Aynı şekilde, Suriye ve Libya’da, ABD’nin bombardıman harekâtları, IŞİD’in ortaya çıktığı boşluğun yaratılmasından doğrudan sorumludur. Şimdi IŞİD ve ona bağlı örgütler, Suriye’de Rusya destekli Esad hükümetine meydan okumakla meşgulken, CIA İslamcı aşırılıkçı gruplara ağır silahlar gönderiyor ve Pentagon İslamcı terör örgütlerine hava desteği sağlıyor.

Tax, ABD’nin Irak’taki yağmacı siciline karşı çıkanları “emperyal narsistler” diyerek kınıyor. ABD emperyalizminin Irak ve Suriye’deki suçlarını örtbas ederek, bölgeyi daha fazla ABD vahşetine hazırlamak gibi küçültücü bir rol oynuyor.

“İnsani” emperyalist müdahale

Tax’in savaş yanlısı argümanının merkezinde, Afrin kantonundaki Kürt egemen seçkinlerin, bölgenin –yine ABD silahlarıyla donatılmış– El Nusra Cephesi’nin saldırısına uğramasının ardından, 3 Şubat 2016’da ABD’den destek talep ettiği çağrı bulunuyor.

Saldırılar, “uluslararası kuruluşların hiç bulunmaması ve uluslararası tarafların sunduğu yardımlara ulaşılamaması nedeniyle yoğunlaşan bir insani felaketi haber vermektedir … ABD’nin Suriye krizindeki önemli etkisi ve rolü ışığında ve Amerikan yönetiminin Suriye krizine barışçıl ve demokratik bir çözüm bulmadaki olumlu ve etkin rolünü göz önünde bulundurarak, Afrin Kantonu’ndaki kuşatmayı kaldırmak için acil ve ivedi desteğinize başvuruyoruz.” (s. 174)

Tax, sinik bir şekilde, Obama yönetimini kalpsiz, zayıf ve Kürtleri korumak için yeterli askeri güçle müdahale etmeye isteksiz olarak sunuyor. Ağustos 2014’te “Obama yönetimi Suriye Kürtlerine hava desteği verip vermemeyi tartıştı,” diye yazıyor ve şu soruyu soruyor: “Başkanı tutan neydi?” Ardından şunu belirtiyor: “Obama yönetiminin tavrı, gerçekte neler olup bittiğini bilenler için hiçbir şey ifade etmiyordu.” (s. 183)

“Ama nihayet 21 Ekim’de [2014] Obama yönetimi net bir tavır aldı” ve Kürtlere destek vermeye başladı. ABD Suriye’yi bombalamaya başladıktan sonra bile, Kürtler “hâlâ daha iyi silahlara ihtiyaç duyuyordu.” (s. 185–186)

Kasım 2014’te, “ABD güçleri artık bombardıman uçaklarına koordinat bildirecek olan YPG-YPJ güçleriyle daha yakın işbirliği yapıyordu ve hava saldırıları DEAŞ’a zarar vermeye başlamıştı.” (s. 186) Ekim 2015’e gelindiğinde, “ABD Kongresi, Suriyeli asilere tedarik sağlamak için hâlihazırda 721 milyon dolar tahsis etmişti; SDG’nin [Suriye Demokratik Güçleri] kurulması, bu malzemelerin bir kısmının Kürtlere ulaşmasına olanak verdi. ABD uçakları 12 Ekim’de ilk 50.000 tonluk mühimmatı indirdi.” (s. 190) Tax yeni bir müdahale için bastırıyordu.

1 Kasım 2016

Sürecek