Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı ve İstanbul milletvekili Erkan Baş, 31 Mart’ta düzenlenecek yerel seçimlerde partisinin Kocaeli’nin Gebze ilçesinden belediye başkanı adayı olduğunu duyurdu. Baş’ın kampanyası, TİP’in, ismi ne olursa olsun, gerçekte işçi sınıfına değil ama burjuvaziye ve sendika bürokrasisine yöneldiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Baş, sosyal medyada yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “TİP adaylığının anlamı sorumluluk almak, elini taşın altına koymaktır. Ben de arkadaşlarımdan beklediğim sorumluluğu paylaşıyorum ve ülkemizin en büyük işçi havzası olan Gebze’den adaylığımı ilan ediyorum.”
Bu tamamıyla demagojiktir. TİP ABD/NATO’nun Rusya’ya karşı tırmandırdığı nükleer savaş riski, Gazze’deki soykırım, devam eden COVID-19 pandemisi ve deprem tehlikesi gibi temel sorunlar karşısında işçi sınıfını ve gençliği bilinçlendirmeye ve egemen sınıfa ve emperyalizme karşı seferber etmeye dayanan bir seçim kampanyası yürütmemektedir.
Aksine TİP’in tüm seçim kampanyası Kemalist Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Kürt milliyetçisi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) ve çeşitli sahte sol partilerle ilkesiz koltuk pazarlıkları üzerine kurulmuştur ve işçi sınıfını ve gençliği siyasi olarak silahsızlandırmaya hizmet etmektedir.
CHP ve DEM Parti Gebze’de belediye başkan adayı çıkarmayarak Baş’ı destekliyor. TİP geçtiğimiz yılki milletvekili seçimlerine DEM Parti ile ittifak halinde katılmıştı ve cumhurbaşkanlığı seçiminde de CHP önderliğindeki Millet İttifakı’nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklemişti.
Kısa bir süre önce TİP, CHP ile yerel seçimlere yönelik bir anlaşmaya vardı. Bu ilkesiz ittifakı, CHP lideri Özgür Özel şöyle özetledi:
TİP’le şöyle bir çalışma yaptık. CHP ile kafa kafaya gittiği ve kaybettirme riski olan yerlerde aday göstermediler. Biz de bir işçi kenti olan Gebze’de ilçe belediyesinde Erkan Baş bir iddia koydu orada. Kendisini biz destekliyoruz orada ama Kocaeli Büyükşehir’de, ilçelerde ve TİP’in aday göstermediği, bizim için yarışmalı olan yerlerde TİP seçmeni bu Gebze jestine karşılık Cumhuriyet Halk Partisi’ne destek verecek.
Baş’ın, kampanyasına destek verdiği için teşekkür ettiği ve TİP’in ve çok sayıda sahte sol grubun İstanbul, Ankara ve İzmir gibi başlıca illerde desteklediği CHP’nin sağcı karakteri, Çarşamba günü CHP’nin meclis Grup Başkanvekili ve Afyonkarahisar belediye başkanı adayı Burcu Köksal’ın miting konuşmasında açıkça gözler önüne serildi.
Köksal, “Belediye başkanı olarak seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi’nin kapıları DEM Parti hariç, bütün siyasi partilere açık olacak,” diyerek Kürtlere karşı açık düşmanlığını dile getirdi.
Köksal aynı konuşmada, “Ben Suriyelileri amasız fakatsız lakinsiz Afyonkarahisar’dan göndereceğim,” diyordu.
Köksal’ın Suriyeli sığınmacıları ve Kürtleri hedef alan aşırı sağcı kampanyası bir sapma değil, eski CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yürüttüğü kampanyanın bir devamı niteliğindedir. Kılıçdaroğlu seçimlerin ikinci turunda faşizan Zafer Partisi ile sığınmacı ve Kürt karşıtı bir ittifak kurmuş, DEM Parti ve TİP buna rağmen Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyi sürdürmüştü.
Baş’ın adaylığı sonrası yaptığı ziyaretler partisinin işçi sınıfına değil burjuvaziye ve sendika bürokrasisine yöneldiğini açıkça göstermektedir. Baş, geçtiğimiz hafta seçim kampanyası kapsamında Gebze’de, şirket yönetiminin onayıyla, KBS Kalıp Bağlama Sistemleri fabrikasını ziyaret etti. X/Twitter’da yayınlanan videoda Baş’ı işçilere şirket yönetiminden birinin takdim ettiği görülüyordu.
Videoda bu kişi, “Bizim aramızda bugün olması, yemeğimizi paylaşması bizim için büyük bir ayrıcalık. Bunun için ona teşekkür ediyorum… Bu bizim için de bir reklam…” diyerek sözü Baş’a bıraktı.
Baş, yaptığı konuşmada, partisinin kampanyasının iki burjuva partisi (CHP ve DEM) ile ittifaka dayandığını ve kapitalist sistemin iyileştirilebileceği biçimindeki sahte sol yalanı öne sürdüklerini açıkça ortaya koydu.
“Yanlış, hatalı kutuplaşmalarla insanları birbirlerine düşman ettiler,” diyerek hem Erdoğan hükümetini hem de CHP önderliğindeki muhalefeti eleştiren Baş, hemen ardından CHP’ye ve DEM Parti’ye kendisini destekledikleri için teşekkür etti.
Baş, genel ve yerel seçimlerde tüm kapitalist düzen partilerinin tekrarladığı “Bizi seçerseniz durumunuz iyileşir” şeklindeki yalanı tekrarlayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
Değişmek istiyorsanız, güzelleştirmek istiyorsanız, iyi yaşamak istiyorsanız, Gebze’yi Türkiye’ye örnek göstermek istiyorsanız, Türkiye’ye değil dünyaya örnek bir belediyeciliği biz Gebze’de hayata geçirebiliriz diye düşünüyorsanız, kaderinizi kendi ellerinize almak için 31 Mart bir fırsat. İlk defa Türkiye’de Gebze gibi büyük bir kenti işçiler yönetebilir. Biz bunu göstermek için aday olduk.
Baş’ın daha sonra ziyaret ettiği adres, TİP’in işçi sınıfına değil ama onun karşısındaki sendika bürokrasisine yöneliminin açık bir dışavurumuydu. Baş, metal işçilerinin ücret ve sosyal kayıplarının başlıca sorumlularından olan ve üyelerinin 2015 yılında fabrikaları işgal ederek isyan ettiği Türk Metal Sendikası’nın Gebze şubesini ziyaret etti.
Daha bu yılın başında da Türk Metal, DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş ile birlikte, yaklaşık 160 bin metal işçisinin ilan edilen grev tarihine bir gün kala satış sözleşmesini imzalamıştı.
TİP ne bir işçi sınıfı partisidir ne de sosyalisttir. O, ABD’de Demokratik Parti’nin bir hizbi olan Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri (DSA) gibi, Türkiye’deki CHP ile DEM Parti’nin sözde “sol” bir uzantısı olarak hareket etmektedir. İşlevi, işçi sınıfı ve gençlik içinde giderek büyüyen ve sola yönelen muhalefeti parlamento, yerel yönetimler ve sendikalar kanalıyla kapitalist düzen sınırları içinde tutmaya çalışmaktır.
TİP’in burjuva düzen siyasetine uyarlanması, kapılarını bu partilerin politikacılarına açmasında da kendini göstermektedir. Kemalist CHP, aşırı sağcı İYİ Parti, geçtiğimiz yılki seçimlerde Erdoğan’ı destekleyen Demokratik Sol Parti (DSP), AKP’den kopan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) ve Erdoğan’ın fiili müttefiki Vatan Partisi gibi çeşitli partilerde yöneticilik yapmış veya bu partilerden aday olmuş birçok kişi yerel seçimlerde TİP’ten aday gösterildi.
TİP’in iki burjuva partisine yönelimi (CHP ve DEM Parti) ile bu partilerin NATO emperyalizmi yanlısı karakteri arasında ayrılmaz bir bağ bulunmaktadır. TİP milletvekilleri geçtiğimiz yıl Finlandiya’nın NATO’ya üyeliğinin oylandığı oturama katılmayarak hayır oyu kullanmamış ve kendilerinin Yunanistan’daki Syriza, İspanya’daki Podemos ya da Almanya’daki Sol Parti gibi güvenilir bir müttefik olabileceklerinin işaretini vermişlerdi.
TİP’in İsrail’in Gazze’de yürüttüğü ABD-NATO destekli soykırım karşısındaki tavrı, bundan çok farklı değildir. Erdoğan hükümetinin İsrail ile ticarete devam ederek beslediği bu soykırım savaşı, TİP’in hiçbir zaman ana gündeminde yer almamıştır. Bunun nedeni, Gazze’deki soykırıma tutarlı bir şekilde karşı çıkmanın, işçi sınıfını ve gençliği hem ABD-NATO emperyalizmine ve Siyonizme hem de Türkiye’deki tüm burjuva siyaset kurumuna karşı seferber etmeyi gerektirecek olmasıdır.