Bu yazı, Dünya Sağlık Örgütü’nün maymun çiçeği(mpox) salgını hakkında küresel acil durum ilan etmesinden bir hafta önce yayımlandı.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus Pazar günü Twitter/X üzerinden yaptığı açıklamada, halk sağlığı kurumunun Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde daha ölümcül suşla (klon Ib) büyüyen maymun çiçeği (mpox) salgınını uluslararası endişe yaratan halk sağlığı acil durumu olarak ilan edip etmeyeceğini belirlemek üzere bir danışma komitesi toplamayı düşündüğünü bildirdi.
Tedros şöyle yazdı:
Mpox’un daha ölümcül bir türü birçok Afrika ülkesine yayılırken, WHO, Afrika Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), yerel yönetimler ve ortaklar hastalığın bulaşmasını durdurmak için müdahaleyi daha da genişletiyor. Ancak kapsamlı bir müdahale için daha fazla finansman ve desteğe ihtiyaç var. [Bu nedenle] Mpox salgınının Uluslararası Önemi Haiz Halk Sağlığı Acil Durumu (PHEIC) olarak ilan edilip edilmemesi konusunda bana tavsiyede bulunmak üzere bir Uluslararası Sağlık Tüzüğü Acil Durum Komitesi toplamayı düşünüyorum.
Afrika CDC, geçen hafta yayımlanan bir durum raporunda, 2022’nin başından bu yana 15 Afrika Birliği üye devletinde toplam 37.583 vaka ve 1.451 ölüm vakası görüldüğünü ve vaka ölüm oranının (CFR) yüzde 3,9 olduğunu yazdı. 2023 yılında, 2022 yılına kıyasla yeni vaka sayısında yüzde 78,5’lik bir artışla 15.000’e yakın vaka görüldü. 2023 yılı için vaka ölüm oranı, 739 ölümle yüzde 4,9 olarak gerçekleşti.
2024’ün başından 28 Temmuz’a kadar 14.250 vaka (2.745 doğrulanmış ve 11.505 şüpheli) daha sayılmış ve 456 kişi daha ölmüştür (CFR yüzde 3,2). Bu rakamlar 2023’ün aynı dönemiyle kıyaslandığında, 2024’teki vaka ve ölüm sayısında sırasıyla yüzde 160 ve yüzde 19’luk bir artışı temsil etmektedir. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, son yedi aydaki tüm vakaların yüzde 96,2’sini ve tüm ölümlerin yüzde 97’sini oluşturmaktadır.
Halk sağlığı yetkililerini endişelendiren şey, geçen yılın sonlarında Güney Kivu eyaletindeki Kamituga maden kasabasında Mpox virüsünün daha ölümcül türüyle başlayan salgının son birkaç aydır Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde kontrolsüz bir şekilde yayılması ve şimdi de ülke sınırlarının dışına taşmış olmasıdır. Geçtiğimiz hafta Uganda ve Kenya’da da tespit edildi.
Virüsün bu türünün ilk salgını ilk olarak Nisan 2024’te Mpox konsorsiyumu tarafından ön baskı şeklinde bir çalışma olarak rapor edilmiş ve 13 Haziran 2024’te Nature Medicine dergisinde yayımlanmıştır. Yazarlar daha sonra, virüsün doğrudan temas yoluyla insanlar arasında etkili bir şekilde bulaştığının ortaya çıkmasının endişelere yol açtığını belirtmişlerdir:
Yoğun nüfuslu, yoksul bir madencilik bölgesi olan Kamituga’da klad I MPXV’nin sürekli yayılması önemli endişelere yol açmaktadır. Yerel sağlık altyapısı büyük ölçekli bir salgınla başa çıkmak için yeterli donanıma sahip değildir ve bu durum dış yardıma sınırlı erişimle birleşmektedir. Bildirilen 241 vaka, muhtemelen bölgede meydana gelen mpox vakalarının gerçek insidansına ilişkin düşük bir tahmindir. Yerel sağlık çalışanlarıyla yapılan görüşmelerde, toplumda daha birçok kişide mpox semptomları görüldüğü ancak bu kişilerin bakım istemedikleri bildirilmiştir.
Kamituga ile yakındaki Bukavu şehri arasında sık sık seyahatler gerçekleşmekte ve daha sonra Ruanda ve Burundi gibi komşu ülkelere hareket edilmektedir. Ayrıca Kamituga’da faaliyet gösteren seks işçileri farklı milliyetlerdendir ve sıklıkla geldikleri ülkelere geri dönmektedirler. Salgının daha geniş bir alana yayıldığına dair mevcut bir kanıt olmamasına rağmen, bu madencilik nüfusunun oldukça hareketli yapısı, mevcut alanın ötesinde ve sınırların ötesinde önemli bir tırmanma riski oluşturmaktadır. Clade I MPXV’nin uluslararası yayılımı, clade II’ye kıyasla daha yüksek virülansı nedeniyle özellikle endişe vericidir.
Daha da endişe verici olanı, Kuzey Kivu eyaletinin en büyük şehri olan ve yaklaşık 2 milyon kişiye ev sahipliği yapan başkent Goma’da Mpox vakalarının kaydedilmiş olmasıdır. Kent sakinlerinin birçoğu, M23 olarak bilinen Ruandalı ve Ugandalı isyancı güçler ile Kongo ordusu arasında devam eden çatışmalardan kaçan mülteciler olarak oraya kısa bir süre önce geldi.
N2 otoyolu boyunca Kamituga’nın 460 kilometre kuzeydoğusunda yer alan Goma, Kivu Gölü kıyısında yer alıyor ve Ruanda’nın Gisenyi şehriyle sınır komşusudur. Uranyum, bakır ve kobalt gibi değeri onlarca trilyon dolar olarak tahmin edilen maden kaynakları açısından stratejik bir bölgedir. Aynı zamanda on yıllardır milyonlarca insanın ölümüne ve kronik yoksulluk durumuna neden olan acımasız çatışmalara sahne olmuş bir bölgedir. Demokratik Kongo Cumhuriyeti, doğal kaynakların muazzam zenginliğine rağmen, gerekli halk sağlığı altyapısından ve gelişmiş tıbbi bakıma erişimden yoksun, dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olmaya devam etmektedir.
Uluslararası insani yardım çalışanları, kalabalık derme çatma çadırlarda, sürekli yeni bir silahlı çatışma tehdidi altında yaşayan yerinden edilmiş insanların bulunduğu ve gıda fiyatlarının pek çok kişi için ulaşılmaz seviyelerde olduğu Goma’yı, “büyük bir baskı altında ezilen” bir şehir olarak tarif ediyor. Kaynakların yetersizliği, zor bir görevi daha da zorlaştırmış durumda. Şehri diğer bölgelere bağlayan erişim yollarının çoğu kesildiği için temel ihtiyaç maddelerinde sıkıntı yaşanıyor. İşte tam da bu koşullarda, Mpox’un daha ölümcül türünün ortaya çıkması bir felakete işaret ediyor.
Çatışma bölgelerindeki halk sağlığına ilişkin literatür, bu bölgelerin daha önce kontrol edilen veya var olmayan patojenlerin üreme alanı haline geldiğine dair deneysel kanıtlarla doludur. Çeyrek asırdır sıfır çocuk felci vakasının görüldüğü Gazze’de, İsrail güçlerinin soykırım harekâtının başlamasından 10 ay sonra, yakın zamanda çocuk felci (polio) salgını ilan edilmesi bu endişeleri doğrulamaktadır. Goma’nın aşırı kalabalık ve vahim koşulları, Mpox’a neden olan virüsün nüfusu ezip geçmesi için bolca fırsat sunabilir.
Ayrıca, büyük şehir merkezlerinin dünyanın geri kalanıyla olan yakın bağlantıları, Mpox’un bu daha ölümcül türünün, tıpkı Temmuz 2022’de WHO tarafından PHEIC olarak kabul edilen Mpox clade IIb’nin 2022’de yaptığı gibi, yeryüzünde hızla yayılma tehdidini de artırmaktadır.
O dönemde Mpox pandemisinin ortaya çıkmasındaki en önemli doğrudan nedensel faktörlerden biri, COVID-19 pandemisine yönelik daha önce bir dereceye kadar temaslı takibi, test ve izlemeyi içeren halk sağlığı müdahalesinin erozyona uğramasıydı. Üye devletler Mpox’un kendi halkları için oluşturduğu tehdidin üzerine gitmekle ilgilenmediler. WHO Mayıs 2023’te Mpox clade IIb ile ilgili PHEIC’i sona erdirdiğinde, virüs en az 116 ülkeye yayılmış ve neredeyse 100.000 kişiyi etkilemişti. O zamana kadar, çoğu bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler arasında olmak üzere 208 doğrulanmış ölümle birlikte, CFR yüzde 0,16 civarındadır.
Genel Direktör Tedros, WHO’nun 27 Temmuz 2022 tarihli basın toplantısında, ilk COVID-19 küresel salgını sırasında kullandığı nakaratı tekrarlayarak şunları söylemişti: “Bu, ülkelerin, toplulukların ve bireylerin kendilerini bilgilendirmeleri, riski ciddiye almaları ve bulaşmayı durdurmak ve savunmasız grupları korumak için gereken adımları atmaları halinde durdurulabilecek bir salgındır.”
O dönemde Dünya Sosyalist Web Sitesi ise şöyle yazmıştı: “Birçok güçlü ulusal hükümet, Tedros’un uyarıları ve eylem çağrısı karşısında derin bir hayal kırıklığı ve yorgunluk içinde, WHO’nun uyarılarını dikkate almayı reddetti.”
WHO genel direktörü şimdi aynı uyarıları yapıyor ancak virüsün daha ölümcül bir türünün dünya çapında yayılma riskine rağmen, dünyanın önde gelen temsilcilerinin herhangi bir aciliyet veya endişeyle hareket etmeleri beklenmiyor. Bu durum, Paris Olimpiyatları’ndaki görülen COVID-19 enfeksiyonları fiyaskosuyla örneklendiği gibi, devam eden COVID-19 pandemisine verdikleri feci yanıtla kanıtlanmıştır.
Bir yandan güçten düşürücü bir virüsün sporcular, seyirciler ve dünya nüfusu arasında engelsiz bir şekilde yayılmasına izin verilirken, Olimpiyatlar ortamında hüner ve atletizmin kutlanması oldukça tiksinti vericidir.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nde Mpox ile birlikte yaşanan jeopolitik gelişmeler ve devam eden çatışmalar, bu ülke ve bölge işçi sınıfı için dayanılmaz koşullar yaratan emperyalizm ve kapitalist küreselleşmenin doğrudan bir sonucudur. Mevcut mekanizmaların, özellikle de WHO’nun pandemiler, iklim değişikliği ve artan savaş durumlarının yarattığı küresel tehditler karşısındaki acizliği, kapitalizmin herhangi bir çözüm yolu sunma konusundaki iflasını tam olarak gözler önüne sermektedir.
7 Ağustos 2024