19 Aralık Salı günü Dünya Sağlık Örgütü (WHO), COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün Omicron JN.1 türünü, hızlı küresel yayılımı nedeniyle “dikkat çeken bir varyant” olarak sınıflandırdı. WHO, JN.1’in (“Pirola” denilen BA.2.86 varyantının bir nesli) diğer varyantlara göre daha fazla bağışıklıktan kaçan ve daha fazla bulaşıcı olduğunu kabul etmesine rağmen, son zamanlarda küresel olarak yayılan varyantlardan daha büyük bir risk oluşturmadığı gibi kanıtlanmamış bir iddiayı da açıklamaya ekledi.
Bu tür açıklamalar ihtiyatlı bir şekilde ele alınmalı ve uygun sosyopolitik bağlamlarına yerleştirilmelidir. WHO’nun geçtiğimiz Mayıs ayında COVID-19 için acil halk sağlığı durumu (PHE) ilanını sona erdirme kararı, çoğu ülkede tüm pandemi gözetim sistemlerinin fiilen ortadan kaldırılmasına yol açarak bilim insanları ve halk sağlığı uzmanlarının belirli bir varyantın gerçek ciddiyetini tespit etmesini çok daha zor hale getirdi.
Mevcut sınırlı verilere dayanarak, JN.1’in dünya çapında önemli enfeksiyon dalgalarını körüklediği, küresel çapta her gün devam eden binlerce ölüme ve Uzun COVID’den yeni muzdarip kitlelere neden olduğu açıktır.
ABD’de, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nden (CDC) alınan son verilere göre, JN.1 bu hafta Noel seyahat sezonuna denk gelecek şekilde ulusal çapta baskın hale geliyor. Biobot Analytics tarafından Pazartesi günü yayımlanan son veriler, atık sularda SARS-CoV-2 seviyelerinin artmaya devam ettiğini gösteriyor. Dalganın zirvesine hâlâ haftalar var ve JN.1 ailelerini tatil için maskesiz veya herhangi bir hafifletme önlemi olmadan ziyaret eden milyonlarca gezgin tarafından dramatik bir şekilde körüklenecek.
Veri analisti Dr. Mike Hoerger şunları söyledi: “ABD’de tüm zamanların en büyük ikinci COVID dalgasına doğru ilerliyoruz. Atık su seviyeleri tarihi trendleri takip ederse, 10 Ocak’ta nüfusun yüzde 4,2’sinin aktif olarak enfekte olmasıyla, en yüksek dalgada günde iki milyon enfeksiyona ulaşacağız.” Hoerger’in modeline göre zirve noktası 3-17 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek; günde 1,7 ila 2,2 milyon enfeksiyon vakası tahmin ediliyor.
COVID-19 nedeniyle hastaneye yatışlar altı haftadan kısa bir süre içinde ABD genelinde yüzde 50’den fazla arttı ve 9 Aralık’ta sona eren haftada 23.432’ye ulaştı.
WHO, raporunda, sıralama verilerine dayanarak Batı Pasifik Bölgesi’nin JN.1’de en büyük sıçramayı gördüğünü belirtti. Aşılama oranlarının dünyanın en yüksekleri arasında yer aldığı Singapur’da, atık su ve hastaneye yatış oranları hızla artıyor. Resmi haftalık vakalar son 2-3 aydır 15.000 civarında seyrederken, 9 Aralık itibariyle bu rakam 56.043’e yükselerek yıl içinde kaydedilen en yüksek seviyeye ulaştı. Son haftalarda hastaneye yatışlar neredeyse üç katına çıkarak Kasım sonunda 136 iken Aralık ortasında 350’ye ulaştı.
Bu dalgaya cevaben Singapur Sağlık Bakanlığı geçtiğimiz günlerde insanları bir kez daha maskelerini takmaya “güçlü bir şekilde teşvik eden” bir açıklama yaptı. Bakanlık, “Sağlık hizmeti kapasitemizi korumak için Sağlık Bakanlığı, yeterli insan gücü sağlamak ve akut bakıma ihtiyaç duyan acil vakalar için yatak kapasitesini en üst düzeye çıkarmak amacıyla acil olmayan elektif vakaları ertelemek de dahil olmak üzere acil durum planlaması için kamu hastaneleriyle birlikte çalışmaktadır,” dedi.
Danimarka, İspanya, Belçika, Fransa ve Hollanda dahil olmak üzere Avrupa’daki birçok ülkede COVID atık su seviyelerinde katlanarak bir artış ve buna bağlı olarak hastaneye yatış sayılarında da yükseliş görülmüştür.
Almanya’da atık su verileri şu anda kayıtlardaki en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Ülkedeki pratisyen hekimler, yarısı COVID ola çok sayıda üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren kişi bildiriyor. Şu anda ülkenin yaklaşık yüzde 10’u solunum yolu enfeksiyonlarından muzdarip olduğundan, halk sağlığı hizmetleri ve doktor muayenehaneleri bu duruma ayak uydurmakta zorlanıyor.
Veri bilimci ve modelci Jay Weiland 16 Aralık’ta şunları yazdı: “Pirola hakimiyetinden sonra şimdi birçok Avrupa ülkesinde bu rekor seviyedeki atık su sinyallerinden bazılarına tanık olmak şaşırtıcı. Kendimizi en azından önümüzdeki haftalarda ABD’de çok büyük bir artış görme olasılığına karşı hazırlamalıyız.” Weiland, ayrıca JN.1’in Fransa’da baskın hale gelmesinin ardından hastane başvurularının hızla artmaya başladığını belirtti.
Varyant takipçisi Ryan Hisner 4 Aralık’ta şunları söyledi: “Yeni bir varyant enfeksiyonlarda veya hastaneye yatışlarda bir artışa neden olacaksa, genellikle vakaların yüzde 50’sini geçene kadar buna dair herhangi bir belirti görmeyiz. JN.1 ile bazı Avrupa ülkeleri bu seviyeye yaklaştı. Ancak Birleşik Krallık, İsveç, ABD ve Asya haftalarca geriden geliyor.”
Hisner, Aralık 2020’nin başlarında Londra’daki Alfa varyantına dikkat çekti. Toplam sekansların yüzde 50’sini geçtikten sonra, COVID enfeksiyonları dramatik bir şekilde artmaya başlamış ve bununla birlikte hastaneye yatışlar ve ölümler de artmıştı.
JN.1’in hızlı küresel yayılımı, halihazırda 27 milyondan fazla ölüme ve potansiyel olarak küresel çapta yüz milyonlarca Uzun COVID vakasına neden olan ve halen devam eden COVID-19 pandemisinin beşinci yılının başlangıcına eşlik ediyor.
The Lancet ve Statistics Canada’da yayımlanan son çalışmalar, virüsün küresel toplum için oluşturmaya devam ettiği büyük tehlikeleri ve çoğu insanın COVID enfeksiyonunun akut aşamasında çok az semptom geliştirse veya hiç semptom geliştirmese bile, organ sistemleri üzerindeki etkisinin ve Uzun COVID potansiyelinin önemli olduğunu teyit etmektedir.
ABD’de 2023 yılı için fazladan ölümler inatçı bir şekilde yüksek kalmaya devam ederken (160.000), çalışma çağındaki gençleri orantısız bir şekilde etkilemektedir. Aktüeryal raporlarda da belirtildiği üzere, bu ölümlerin birçoğunun nedeni, karaciğer, böbrek ve kardiyovasküler hastalıkların yanı sıra diyabetten kaynaklanan daha yüksek ölüm oranlarını ortaya çıkarmıştır ve bunların hepsinin COVID enfeksiyonu tarafından tetiklendiği gösterilmiştir.
Birleşik Krallık’ta fazladan ölümler, 2020 öncesindeki beş yıllık ortalamaya kıyasla 2022 için yüzde 7,2 ve 2023 için yüzde 8,6 artmıştır. Lancet Regional Health dergisinde Birleşik Krallık’la ilgili yakın zamanda yayınlanan bir raporda yazarlar şunları belirtmiştir:
Tüm nedenlere bağlı fazladan ölümler, 3 Haziran 2022 ile 30 Haziran 2023 tarihleri arasında 50-64 yaş grubunda nispeten daha yüksektir (beklenenden yüzde 15 daha yüksek). 25-49 yaş grubu ve 25 yaş altı grupta bu oran yüzde 11, 65 yaş üstü grupta ise yaklaşık yüzde 9 daha yüksektir.
Bu dönemde, özellikle orta yaşlı yetişkinlerde kardiyovasküler hastalıklar, felçler, solunum yolu enfeksiyonları ve diyabetten kaynaklanan ölümler önemli ölçüde daha yüksekti.
JN.1’in evrimi, SARS-CoV-2’nin potansiyel olarak daha tehlikeli varyantlara dönüşme yeteneğinin devam ettiğinin altını çizmektedir. Bu durum WHO, Biden yönetimi ve neredeyse tüm dünya hükümetlerinin pandeminin artık küresel bir halk sağlığı acil durumu olmadığını ilan etme kararlarının sahtekârlık olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Şu anda dünya kapitalizmi tarafından kolektif bir vurdumduymazlıkla karşılanan pandeminin mevcut durumu, bu sosyal sistemin insanlığın en acil ihtiyaçlarına cevap verme konusundaki tam yetersizliğinin bir örneğidir. Son derece zararlı ve tehlikeli bir virüs basitçe görmezden gelinmekte ve nüfusun büyük zararına olacak şekilde milyarlarca insan arasında dolaşmasına izin verilmektedir.
İşçiler ve gençler COVID-19’un yarattığı riskleri dikkate almaya devam etmeli ve kendilerini enfeksiyondan korumak için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdır. Ancak temelde pandeminin son dört yılındaki deneyimlerden siyasi sonuçlar çıkarmak gerekir. Kapitalizm kendi ayakları üzerinde çürümektedir; sağlık ve güvenli bir çevre hakkı da dahil olmak üzere toplumun en temel ihtiyaçlarını karşılamaktan acizdir. Onun yerine, temel özelliklerinden biri COVID-19’u ve mümkün olan diğer tüm bulaşıcı hastalıkları ortadan kaldırabilecek, geniş kaynaklarla donatılmış, küresel olarak koordine edilen bir halk sağlığı programının varlığı olacak planlı bir dünya ekonomisi getirilmelidir.
21 Aralık 2023